Okulun bahçesindeki büyük kamelyada oturmuş Jimin ve Hoseok'un dün gittikleri partide yaşadıkları olayları anlatmalarını dinliyordum. Buna dinlemek denirse tabi çünkü aklım tamamen dün olanlardaydı.
Taehyung beni o sınıfta tek bıraktıktan bir süre sonra kendime gelmiş, geldiğim gibi de okuldan çıkmıştım.
Sinirliydim hem de fazlasıyla. Bay Min'in yaptığı yanlış yetmezmiş gibi bir de yaşanan olayların görüntüleri onun eline geçmişti. Ayarlamış mıydı yani her şeyi?
Ne kadar düşünsem de o kamerayı oraya hangi ara yerleştirdiğini anlayamıyordum. Sınıftan ondan önce çıkmıştım ve o sınıfın anahtarları yalnızca bende vardı. Ya da ben öyle sanıyordum.
Her şeyi görmesini ben istemiştim. Resmen kendi ellerimle avına düşmüştüm. Bunu bilerek oynamıştı benimle. İyi de neden? Durduk yere birden neden benimle uğraşmak istemişti?
''Hey, fazla dalgınsın neyin var?''
''Dün partiye neden gelmedin, asla kaçırmazsın sen Kook.''
''Yorgundum ve keyfim yoktu.''
''Hadi ama zaten okuldan da birden kayboldun. Doğruyu söyle yine kiminle beraberdin.''
''Ah Bay Min'le birlikteydim ama okuldan çıkarken tektim.''
''Yaptığının tehlikeli olduğunu biliyorsun değil mi? Notların o kadar da kötü değil neden uğraşıyorsun?''
''Hoseok amacımın not olmadığını hepimiz biliyoruz. İstesem o sınavdan 100 de alırım.''
''Amacın ne o zaman, Bay Min bunları öter de baban duyarsa olacakları ben bile tahmin edemiyorum.''
Jimin'in cümlesiyle içimde bitmek bilmeyen nefret tekrar gün yüzüne çıktı.
Babam. Şu hayatta en çok nefret ettiğim ve en çok korktuğum insan. Onun kanından olduğum için her gün lanet ettiğim adam.
''Sıkıntı yok Jimin, Bay Min ağzını açıp bir şey diyemez. Ki zaten onunla işim bitti.''
''Ohh Bay Min altın Jeon kurallarını çiğnemiş galiba? Adamı fazla hırpalamadın umarım.''
''Hayır.''
''İnanmıyorum desem.''
''Nasıl istersen'' Jimin'e dönüp göz kırptım.
İkisi de uzun zamandır arkadaşlarımdı ve yaptığım her şeyden haberleri vardı. Ne kadar uçuk olduğumu da biliyorlardı. Yani bana alışmışlardı.
''Gözlerimde bir sıkıntı mı var yoksa Kim Taehyung buraya mı bakıyor?''
Hoseok'un cümlesiyle kafamı Jimin'den çevirip baktığı yöne baktım.
Anında göz göze geldik. Sırıtarak bana bakıyordu. Elleri cebinde, saçları dağınık, zafer edasıyla suratıma bakıyordu. Ne geçiyordu ki aklından? Kazandığını mı sanıyordu veya yanına gidip o videoyu sil diye yalvaracağımı mı düşünüyordu? Hah. Aradığı özelliklerin hiçbirine sahip değildim maalesef.
Yanımda duran çantama uzanıp ön cebinde duran çilekli lolipopa uzandım. Hareketlerimi saniye saniye izlediğinden emin bir şekilde lolipopun paketini açtım.
Önüme dönüp gözlerinin içine bakarak lolipopu dilimle baştan sona yaladım. Dışarıdan bakan biri ne yapmaya çalıştığımı çok net anlayabilirdi. Ama zerre umurumda değildi.
Oturduğum banka daha da yayılıp gözlerinin vücuduma kaymasına sebep oldum. Ağzımda emerek tadını çıkardığım lolipopu sesli bir şekilde çıkarıp gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lollipop
Fanfiction"Vücudunun her santimini izlerimle süsleyeceğim Jeon." #Taekook Düzyazı