Odama aniden dolan sert adımlarla gözlerimi yavaşça araladım. Gözüme giren ani ışıkla zorlanarak yerimde doğruldum. Bütün vücudum ağrıyordu.
''Bugün okula gitmiyorsun. Yüzüne kremini sür çabuk iyileşsin.''
Sesin sahibine doğru kafamı çevirdim. Sabah sabah en son görmeyi isteyeceğim yüzle resmen güne merhaba diyordum.
''Yüzümdeki iki yara yüzünden evde oturacak halim yok.''
''2 yara mı? Aynaya bakmadın herhalde. Odandan çıkman yasak. Yemeğini çalışanlar belirli saatlerde getirecek. Gerçi senin yediğin yemek bile israf ama...''
Gözlerimi üzerinde gezdirdim. Her zamanki ütülü jilet gibi takım elbisesinin içinde çok güçlü görünüyordu. Gözlerindeki bakışlar sanki Dünya'ya hükmediyor gibiydi. Boynuna kaydı gözlerim. Histerik bir şekilde gülüp gözlerine baktım.
''İzlerinizi bu sefer pek başarılı kapatamamışsınız Bay Jeon, yeni bir makyöze ihtiyacınız olacak gibi.''
Söylediklerimle büyük ve güçlü elleri boynuna gitmiş sinirle küfür savurup kapıya doğru hızlı adımlarla ilerlemişti. Kapıyı sertçe kapattı. Arkadan gelen kilit sesi kulağımı doldurdu. Yataktan aceleyle çıkıp kapının kulpuna tutundum.
''Aç şu kapıyı.''
Yine o şen kahkahası kulaklarımı dolduruyor göğsümün sivri pençelerle söküldüğünü hissediyordum.
''Bugün bu odadan çıkman yasak. Bu evde ben ne dersem onun olacağını daha kaç farklı yolla sana anlatmam gerek. Benim söylediklerime uymazsan ne olur biliyorsun değil mi Jeon?''
''Canın yanar, hem de çok.''
Hiçbir şey söyleyemedim. Ellerimi yumruk haline getirip sıkmaktan başka hiçbir şey yapamadım. Bu kadardı işte. Bu iki cümle benim elimi kolumu bağlamama yetiyordu.
Adımlarını merdivene yönlendirdi. ''Bütün gün odadan çıkmadığından emin olun. Yemek de verilmeyecek. Anlaşıldı mı!!!''
Ve evden çıktı. Pencereye ilerleyip arabasına binip evden uzaklaşmasını izledim. O gider gitmez kapıdaki korumalar iki katına çıkmış evin her tarafına adamlar dağılmıştı.
Evet tüm gün odadaydım. Kaçış hakkım yoktu.
Yatağıma geçip parmaklarımla başıma masaj yapmaya başladım. Telefonumu elime alıp Jimin'e işim olduğunu ve gelemeyeceğimi haber verdikten sonra yatağa geri uzandım.
Vücudum sızlıyordu. Dün pek hissetmesem de şu an vurduğu yerler kendini gayet güzel belli ediyordu.
Sahi onu öptüğüm günden sonra okula gitmiyor olmam pek işime gelmemişti. Üstelik o suratında o izlerle gittiği zaman insanlar farklı şeyler düşünebilirdi. Onu zorla öptüğüm ve sonrasında kavga edip beni okula gelemeyecek kadar benzettiği gibi.
Sıkıntıyla oflayıp yüzümü yastığıma gömdüm. Dün yanıma geldiğinde onu öptüğüm için o sinirle bana ilk vuranın o olmasını beklemiştim. Ama o beni tekrar yanıltıp bu olayla ilgili ağzını açmamış üstelik defalarca kez sevgili lafını vurgulamıştı.
İstese bütün okula sevgili olmadığımızı ilan ederdi. Ama onu bir kez insan içinde öpmüştüm ve o beni itmemişti. Kimseyle öpüşmeyen Kim Taehyung'un öğretmenini zorla cinsel birlikteliğe zorlayan Jeon Jeonkook'la anılması pek iyi olmazdı değil mi?
Onu öpme amacım buydu. Kim Taehyung da ben de okulda önemli kişilerdik. Herkes her hareketimizi takip eder, kiminle olduğumuzu her ayrıntısına kadar araştırırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lollipop
Fanfiction"Vücudunun her santimini izlerimle süsleyeceğim Jeon." #Taekook Düzyazı