Yatağımda hafifçe gerilerek doğruldum. Bugün hafta sonuydu ve ben hayatıma kaldığı yerden devam etmek istiyordum. Ama önce aklımdaki bazı soruları çözmem gerekiyordu.
Kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi değiştirip spor kıyafetlerimi giydim. 2 gündür vücut çalışmıyordum ve hantallaşmış gibi hissediyordum. Çantamı da hazırlayıp aşağıya indim. Beni götürmesi için özellikle Yunho'yu istemiştim. Çünkü babamla çoğu zaman ilgilenen oydu ve olayların aslını öğrenmeye onunla başlayabilirdim.
Kapıyı benim için açtıktan sonra şoför koltuğuna geçti.
''Hangi spor salonuna efendim.''
''Kimse yokken bana efendim dememeni daha kaç kez söyleyeceğim. Benden büyüksün Yunho.''
Sessiz kalınca spor salonunu söyleyip yola odaklandım. Işıklarda durduğumuz sırada koltukta ortaya kayarak öne doğru eğildim.
''Babamın anlaşmasıyla ilgili neler biliyorsun?''
''Eğer size bir şey söylemediyse, bana da söylemek düşmez efendim.''
''Hadi ama babamla tek günümüzün olaysız geçmediğini biliyorsun. Bana bir şeyler anlatmamasının nedeni bu.''
''Yine de uygun olacağını düşünmüyorum, efendim.''
''Bana bir şeyler söylemezsen bu sefer nişanlınla görüşmen için babama bahane bulabileceğimi sanmıyorum Yunho. O yüzden şimdi söyle bakalım anlaşma Kim Şirketleriyle mi?''
''Evet, efendim. Bir çok şirketin ortak olması beklenilen önemli bir anlaşma olduğunu düşünüyorum. Bay Kim ve Bay Jeon neredeyse her gün görüşüyorlar.''
''Demek öyle. Peki babam görüşmelerden sonra nasıl oluyor, yani ruh hali.''
''Her iş adamı gibi gergin ve yorgun oluyor.''
''Yunho ikimiz de babamın sıradan bir iş adamı olmadığını biliyoruz. O zaman daha düzgün sorayım Bay Kim'le olan görüşmelerinden sonra babamı sinirli veya telaşlı görüyor musun?''
''Bazen evet. Ama Bay Jeon duygularını gizlemekte usta bir adam bunu en iyi siz biliyorsunuz.''
Aldığım cevaplarla az da olsa tatmin olmuş, yolun kalanını dışarıdaki hayatı izleyerek geçirmiştim.
Spor salonuna varır varmaz düşünmeyi bırakıp antrenmanlara başladım. Özel bir koçla çalışıyordum ve boksu onun sayesinde ilerlettim desem yalan olmazdı.
3 saatlik antrenmanın ardından Jimin'le bana gelmem için ısrar ettiği yerde buluşmak için yola çıktım. 20dk nın sonunda kendimi devasa bir piercing merkezinin önünde bulmayı beklemiyordum.
Telefonumu çıkarıp Jimin'i tam arayacağım sırada heyecanlı ve mutlu sesi kulaklarımı doldurdu.
''Buradayım.''
''Jimin, burası neresi ve niye buradayız?''
''Pekala bana kızma ama dün gece gittiğim barda bir çocukla tanıştım. Ve çocuk burada çalışıyor.''
''Yani? Sen ne zaman dün tanıştığın elin adamının çalıştığı yere gelir oldun?''
''O adam aklımı başımdan aldığından beri.''
Jeton kafama şimdi düşmüştü. Jimin erkeklerle flört eder ve gönül eğlendirirdi ama daha önce hiç böyle bir şey yaptığını görmemiştim. Birileri galiba kriterlerine göre birini bulmak üzereydi.
''Pekala. Girelim girmesine de ne diye gireceğiz. Koca piercing mağazasında dolaşmaya gelmedik herhalde.''
''O konuya gelecek olursak. Jungkoookkkiieeee...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lollipop
Fanfiction"Vücudunun her santimini izlerimle süsleyeceğim Jeon." #Taekook Düzyazı