8

12 4 2
                                    


Göğsüme saplanan keskin acıyla aniden uyandım.

''Siktir.'' Gözlerimi açıp yanıma baktım ama yoktu. Belki de tuvalete gitmişti. Kalkıp lavaboya doğru ilerledim ama orda da yoktu. İçimi bir huzursuzluk kapladı. Salona doğru ilerlediğimde salonun da boş olduğunu görünce göğsümdeki yanmayla uyku sersemi yerimde öylece kalakaldım.

Gitmiş miydi yani? İyi de neden. Kendimi kötü ve kullanılmış hissediyordum. Odama geri dönüp üzerimdeki tshirtü çıkardım. Korkarak piercinglerime doğru baktım. Evet fena sıçmıştım.

İki göğüs ucum da tamamen kızarmış ve diş izleriyle dolmuştu. Sinirle masanın üstündeki kreme uzanıp yavaşça etrafına sürdüm. Thsirtümü giymeden mutfağa ilerleyip su içtim. Telefonumun çaldığını duyup salona geçtim. Yunho arıyordu.

''Günaydın efendim.''

''Günaydın Yunho.''

''Sizi almamı ister misiniz efendim?''

''Evet.''

''Tamam efendim. Yarım saat içerisinde orada olacağım.'' Telefonu kapatıp koltuğa bıraktım. Kafamı geriye yaslayıp dün bu koltuk üzerinde yaşananları düşündüm.

Sahi ben Kim Taehyung'un bana bu şekilde dokunmasına neden izin veriyordum. Evet hoşuma gidiyordu hem de çok gidiyordu ama bunları başkası da yaşatabilirdi. Değil mi?

Ona izin vermemeliydim ama onunlayken kendimi ona bırakıyordum. Kurallarımı, yasaklarımı tamamen unutuyordum.

Biraz daha düşündükten sonra içeriye gidip üzerimi değiştirdim ve evi toparladım. Son kez annemin odasına girip evden çıktım.

''Nasılsın?''

''Ben iyiyim. Sen nasılsın? Babam dün yine ortalığı ayağa kaldırdı mı?''

''Aslında sana bunu söylemeyecektim Jungkook ama baban eskisi gibi değil. Sürekli diken üstünde ve çok gergin bir ruh halinde. Bu aralar dikkatli olsan iyi olur. Tek hatanda bütün sinirini senden çıkarabilir.''

''Peki. Bu gerginliğinin ortaklık işi yüzünden olduğunu düşünüyordum. Biliyoruz ki babam işkolik bir insan ve bu tür durumlarda tek bir pürüz kabul etmez.''

''Evet ama sanki bu sefer farklı gibi Jungkook. Sen yine de dikkat et.''

Yunho'nun bana dedikleriyle önüme dönmüş yol boyu düşünüp harekete geçireceğim planı kafamda kurgulayana kadar eve gelmiştik.

''Beni bekleyebilir misin yarım saate hazır olurum.''

''Nereye. Babanı götürmem gereken bir toplantı var.''

''Tamam ben de şirkete gideceğim zaten. Burada bekle birlikte çıkarız.''

''Peki.''

Koşar adımlarla odama çıktım. Hızlıca bir duş aldıktan sonra saçlarımı iki yana doğru ayırıp düzleştirdim. Beyaz gömleğim ve siyah takım elbisemi üzerime geçirdim. Telefonumu da cebime atıp aşağıya indim.

Babamı daha yakından gözlemlemem gerekiyordu. Yunho 7/24 babamla olan bir insandı. Babamı belki de benden iyi tanıyordu. Eğer onun gözüne normal gelmeyen şeyler varsa bu işin içinde bir şeylerin olduğu kesindi.

Hızlı bir yolculuktan sonra şirkete geldik. Babamın toplantıya gitmesi gerekiyordu ve evet ben de onunla gidecektim. Amacım yol boyu onu biraz sıkıştırıp rahatsız etmekti.

''Hoş geldiniz efendim. Bugün beye-''

''Senin ne işin var burada?''

''Babamdan iş öğrenmeye geldim, kötü mü etmişim.''

LollipopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin