11

7 2 0
                                    

Telefonumun gürültüyle çalmasıyla olduğum yerde huzursuzca kıpırdadım. Ama yerimde hareket etmem neredeyse imkansızdı. Uyku dolu gözlerimi aralayıp belime dolanan kollara baktım. Bütün gücüyle beni sarmış burnu enseme gömülü şekilde huzurla uyuyordu kırmızı saçlı. Ah uyanınca o saçların hesabını soracaktım.

Israrla çalan telefona uzanıp açarak kulağıma tuttum. Uyanmaması için itinayla kısık sesle konuşmuştum.

''Neredesin Jeon?''

''Sana da günaydın.''

''Sana nerede olduğunu sordum, Hala onunla mısın?''

''Evet, neden aramıştın?''

''Ne zaman eve geleceksin?''

''Bu ne zamandan beri umurunda.''

''Beni sinir etme ve soruma cevap ver.''

''Bilmiyorum.''

''Akşama kadar evde ol konuşmamız gerek.''

Tam ağzımı açıp çok sevdiğim babama saydıracağım sırada belimdeki kolların sıkılaşmasıyla kafamı ona doğru çevirdim. Seslerden dolayı huysuzlanmış şekilde dudaklarını şapırdatarak burnunu boynuma sürtüyordu. Çok tatlıydı. Kalbimin hızlandığını hissediyordum. Daha fazla rahatsız olmaması için babamı onaylayıp telefonu tekrar yerine koyup yataktaki konumumu düzelttim.

Tavana bakacak şekilde uzanıyordum o ise yüzünü boynuma gömmüş kollarıyla da beni sıkıca sarmıştı. Vücudundan gelen kokusu beni mest ediyordu. O kokuyu tarif etmem gerekirse hafif bir gül kokusuyla yağmurun karışımı gibiydi. Aynı anda hem yoğun hem de rahatlatıcıydı.

Kafamı yan çevirip az da olsa görünen yan profiline baktım. Onun farklı yaratıldığına yemin edebilirdim. Bütün uzuvları en ince ayrıntısına kadar uyum ve zarafet içindeydi. Hem çok güzel hem de çok yakışıklıydı. Gerçekten nefes kesiciydi.

Ellerimden birini kaldırıp kırmızı saçlarına attım. Ona hissettirmeyecek şekilde hafifçe parmaklarımı tutamlarının arasından geçirdim. Eskisi gibi yumuşak değillerdi ama kesinlikle vücudumdaki tüm kanı kasıklarıma toplayacak kadar ateşliydiler.

Aklıma dün yaşadıklarımız geldi tek tek. Bütün sahneler film şeridi gibi gözlerimden geçti. Bana mükemmel hissettirmişti. Fazlasıyla yakınlaşmıştık ve bu hem çok tehlikeli hem de fazlasıyla heyecanlıydı. Ondan çok etkileniyordum ve bunu ona itiraf etmiştim.

Düzenli ve ayarlı değildik ya dip dibeydik ya da karşı karşıyaydık. Ama bu beni rahatsız etmiyordu çünkü ona nedenini bilmediğim bir şekilde güveniyordum. Bana dokunduğu zaman o dokunuşları sadece vücudumu değil kalbimi de sarıyordu. Zamanında hissedemediğim ilgi ve alakayı sanki ondan alıyor gibiydim. Dün gece benimle ilgilenmişti. Beni yıkamış, giydirmiş ve yanımda uyumuştu. Baştaki halimizden çok uzaktık bir şeyler değişiyordu ve ben içten içe o değişimin hızlı olmasını istiyordum.

Gözlerim kapalı şekilde düşüncelere daldığım sırada tenimde hissettiğim sıcak ve tüy kadar hafif baskılarla gözlerimi araladım. Başını hafifçe kaldırmış boynumda o kadifemsi dudaklarını gezdiriyordu. Daha fazlasını istediğim için hareket etmedim ve yapacaklarını izlemeye koyuldum.

Yavaş ve hafifçe içimi gıdıklayan bir edayla bütün boynuma öpücükler kondurdu. Ara sıra burnuyla kokumu içine çekti ve bir süre bekledi. Kalbim hızlanıyordu. Ve biraz dikkat kesilse duyacağına emindim.

Ama hareket etmedim ve o yavaş yavaş önce çeneme ardından da burnunu sürte sürte dudaklarıma kadar ulaştı. O anda göz göze geldik.

''Günaydın Jeon.''

LollipopHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin