Bugün toplantı günüydü ve birazdan babama toplantıya katılmak istediğimi söyleyecektim. Heyecanlıydım nasıl tepki vereceğini bilmiyordum ama ortada bir şeyler dönüyordu ve artık buna yakından şahit olmalıydım.
Banyomu yaptıktan sonra siyah gri desenli takımımı ve içime de siyah gömleğimi giydim. Saçlarımı arkaya doğru tarayıp şekillendirdikten sonra küpelerimi takıp odadan çıktım. Birazdan toplantı için çıkacaktı ve muhtemelen hazırlanıyordu. Odaya doğru yaklaştığımda evimizde küçüklüğümden beri çalışan bir nevi beni de büyüten Min hee teyzeye denk geldim. Babamın kapısındaydı ve elinde bir paket vardı.
''Bay Kim, paketiniz geldi.''
''Ne paketi. Beklediğim bir şey yoktu Min Hee.''
''Yine aynı kişi bıraktı efendim.''
''Nasıl?''
''Daha önce de gelen Bay Joo bıraktı efendim. Büyük ihtimalle eş-''
Babam beni görmesiyle Min Hee teyzeyi susturup elindeki paketi hızla almıştı.
''Tamam Min Hee sen gidebilirsin.''
Onlara anlamayan gözlerle bakarken babama doğru ilerledim.
''Toplantıya gelmek istiyorum.''
''Ne o yaşananlardan sonra akıllanmadın herhalde. Neden gelmek istiyorsun?''
''Görmek ve öğrenmek istiyorum. Başka bir nedeni yok.'' Bana doğru yaklaşıp yakından yüzümü inceledi. Yakalarımı elleriyle düzeltip sertçe kendine çekti.
''Eğer beni en ufak şekilde rezil edersen senin canını alırım Jeon. Yine de gelmekte kararlı mısın?'' Gözlerinin içine baktım. Babam şu hayatta gördüğüm en hırslı ve anlamlı gözlere sahip olan adamdı ama gösterdiği kişilere. Babamın yıllar önceki ani değişimi, annemin ve bizim yaşadıklarımız. Hepsinin hikayesi o gözlerde saklıydı ama ben o hikayeyi bulmaya çalışırken o gözlerde kayboluyordum. Bir labirent gibiydi ve sonunu bir türlü göremediğim labirentin içinde tutsak kalmıştım.
''Geleceğim.''
Benden uzaklaşıp üzerimi süzdükten sonra odasına girip kapısını kapattı. Bir şey söylememesi beni onayladığı anlamına geliyordu. Adımlarımı merdivene yöneltip mutfağa doğru ilerledim.
''Min Hee teyze, müsaitsen bir şey sorabilir miyim?''
''Ah oğlum tabi ki.''
''Babama verdiğin paketi getiren kişinin Bay Joo diye biri olduğunu söyledin. Tanıdığım biri mi?''
Hareketlerini inceledim. Yıllardır birlikte yaşadığım bir kadındı ve onun olaylara nasıl tepki verdiğini artık çözmüştüm. Ellerini birleştirip kendini sıktı. Sağa sola bakarak oyalanmaya çalıştı.
''Belki daha önce denk gelmiş olabilirsin ama hayır tanımıyorsun oğlum. Babanın bir arkadaşı kendisi. Ara sıra babanın özel siparişlerini getirir. Tasarım veya kitap gibi. Baban yoğunluktan unuttu olsa gerek.''
İnanmış mıydım bilmiyorum ama inanmak istememiştim. Babamın merdivenden indiğini gördüğüm sırada teşekkür edip yanağını hafifçe öptükten sonra arabaya bindim.
Yol boyu çıt çıkmadı. Zaten normal baba oğul gibi olmayan ilişkimizin konuşulacak konuları da yoktu. Yarım saatin sonunda şirkete varmıştık. Dün Taehyung'un dediği üzerine ona geldiğime dair bir mesaj atıp babamın peşinden ilerledim. Asansörde cebimdeki telefonun titremesiyle gelen mesaja baktım.
25.kata gel.
Mesajı kontrol ettikten sonra telefonumu yerine koydum. Toplantı 18. katta yapılacaktı. Asansör durduktan sonra babam asansörden çıktı bense 25. katın düğmesine basıp bekledim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lollipop
Fanfiction"Vücudunun her santimini izlerimle süsleyeceğim Jeon." #Taekook Düzyazı