5. Bölüm

183 21 2
                                    

2 gün sonra...

Bir yerden sonra yaşamanın bu kadar çok beni yoracağını tahmin edememiştim. Tüm hayatımı kazandıklarım ve kaybettiklerim olarak geçiriyordum. Basit hiçbir şeyim yoktu. Basit bir kazancım hiç olmadı.

Ben hiç futbol ya da basketbol maçlarında oynayıp, onları zafer olarak sayamamıştım. Benim kazandığım maçlar hiçbir zaman, kolay değildi. Ve ben artık bu kazandıklarım altında eziliyordum.

Her gün, her geçen gün ezilmeye devam edecektim. Kazandığım her şey yüzünden, kaybedecektim ve buna rağmen hâlâ kazanmaktan vazgeçemiyordum. Kazanmak hissi... Güçlü olma hissi aynen şu an olduğu gibi. Herkesin sana "o geliyor, toparlanın" bakışı attığı zaman. Kaybetmek istemiyorsun. Peki ne pahasına? Yalnız başıma geçen, cinayetler, hırsızlıklar, ölüm dolu bir hayat uğruna...

Ben yine kazanmıştım, bir kaç gün önce benim evimde birini öldüren o adamları teker teker bulup hayatlarının hatasını yaptıklarını göstermiştim ve o günden beri de evden çıkmıyordum. Şimdiye kadar.

Kendimi hiçbir şekilde ait hissetmediğim bu elbiseye ve saça bakıyordum. Yara izlerim hiçbir şekilde kapanmıyordu. Bu yüzden hiç elbise giymezdim ama fikrimi değiştiren ne oldu bilmiyorum. Bir gün için korkutucu değil de, güzel hissetmek istiyordum. Normal biri gibi, iki gün önce dokuz kişiyi öldürmüş biri gibi değil normal gibi hissetmek istiyorum. Ellerimi bulayan bu kanlar beni boğuyormuş gibi değil, her şey yolundaymış gibi gözükmek istiyorum.

GÜZEL OLMAK İSTİYORUM.

Bu elbise beni güzel yaptı mı bilmiyorum. Siyah, zaten düz ve vücudumu saran ince askılı, derin bel dekolteli bir elbiseydi. Saçlarım ise dağınık topuzdu. Saç ve elbise, bu ikisi asla yaptıklarımı değiştiremezdi.

"Eden Hanım, arabanız geldi." Derin bir nefes aldım, merdivenlerden inerken düşmemek için trabozunu tutmak zorunda kalsam da, beni bekleyen Ediz ve eşinin hayran dolu bakışlarını hissedebiliyordum. "Bebeğim, bu ne güzellik? Ben kesin yine takım elbise giyersin sanmıştım ama sen çok seksi olmuşsun." Ediz'in karısını çok severdim. Beni ilk gördüğü andan beri kızı gibi sevmişti. Aşkları çok nadir ve enderdi. Ve çok samimi biriydi, birinin onu sevmemesi imkansızdı.

"Abartma Canan, normal elbise işte." Ediz hâlâ beni süzüyordu. Gergin bir bakışı vardı. "Desene bu gece iki tane dünya güzeli kadınla gidiyorum diye başıma iş açılacak. Bari bu gece birini öldürmeden bitse." Canan ona o kadar kötü bakmıştı ki, ben bile ürpermiştim. Böyle bakması bana iltifat etti diye değildi, bir düğüne gidiyorduk ve Canan düğün gibi şeyleri çok severdi. Üç kere düğün yaptırmıştı ve herşeyi her seferinde kusursuz yapmıştı. Tam bir düğün kadınıydı. "Öyle bir şey olmayacak. İlla bir bokluk yapmak istiyorsan, yarın yaparsın. Hadi gidelim şimdi."

Hep beraber arabaya binip, kısa bir sürenin ardından düğünün yapılacağı saraya gelmiştik. Mert Atahan evleniyordu. Bu gün her şeyin ihtişamlı olacağından şüphem yoktu.

İçeriye girer girmez gerçek gümüş olduğu belli olan tabak ve çatallar dikkatimi çekmişti. Bunun yanı sıra katlanamadığım onlarca insan vardı ve direk bana bakıyordu. İki gün önce olanlardan sonra, burada olması gereken üç kişinin olmaması beni birincil hedef yapmıştı. Etrafı hâlâ incelerken, Ediz kolumu dürtmüştü.

"Ben şimdi sen gelmezsin diye demedim ama ben Mert'e garson olarak bizim gittimiz cafedekileri önerdim. Duru bu gece burada olabilir." Hızlı bir şekilde ona doğru dönmem, bir kaç gözü buraya çevirmişti. "Ne bok yedim dedin?!" Cevap vermemişti, umrunda da değildi. Sinirle bir sey yapmamak için elimi yüzümü yıkamaya karar vermiştim. Lavaboya girer girmez sadece elini yıkayan bir kisi görünce şaşırdım ama gelenlerin çoğu erkekti yani normaldi.

EDEN [GxG] DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin