13. Bölüm

100 11 1
                                    

2 HAFTA SONRA

Hayat sana istediği gibi davranabilir. Hayat acımasız, kalpsiz, merhametsiz olabilir. Sevecen, kibar, anlayışlı da olabilir. Ve inan bana hiç biri sen hakketiğin için olmaz. Adil değildir çünkü. Hayat her şey olabilir ama adil olamaz. İyiye ve kötüye hakkını veremez. Hatta bu konuda biraz bencildir.

Gözlerimin önünden geçen onlarca hayata bakıp, hepsi için aynı şeyi diyebilirdim. Kimse yaşadığı şeyleri hakketmemişti. Ediz, Duru, Aylin... Kendimi bu listeye koyamıyordum. Araftaydım.

Başıma gelenler mi beni kötü yaptı? Kötü olacağım hep belliydi ve bunun cezalarını mı çektim? Bunun cevabını hiç veremedim. Kendimle olan bu savaşı bitirene kadar hep bir arafta kalacaktım.

"Yine ne düşünüyorsun?" Sesini duyar duymaz, beni dünyaya dahil eden kadına döndüm. Her yer onun ders notları ile birbirine girmişti. Stresten yediği tırnakları, alnında çıkan küçük sivilce, uykusuz gözleriyle bile dünyanın en güzel kızına dönmüştüm.

"Arafı. Ve senin ders çalışman gerekmiyor mu?" Omuz silkti ve laptopu bir kenara bırakarak, benim olduğum koltuğa geldi.

"Aramızın kötü olduğunu biliyorum ama en azından konuşsak." Sesinin yumuşak tonu beni ikna etmek için ayarlanmıştı. Biliyordum.

"Aramızın kötü olduğunu nereden çıkardın?" Sorgulayıcıydı. Bilmek istiyordu ama ben anlatmak istiyor muydum?

"İki haftadır bana sarılmadın bile. Ve bir şeyi çok merak ediyorum Eden... Beni çekici bulmuyor musun? Baya uzun zamandır beraberiz ya da bilmiyorum beraber miyiz, neyiz? Bilmiyorum. Ama bir kere bile benimle birlikte olmaya çalışmadın bile. Neden?"

Neden?

Sorduğu sorunun rahatsızlığı ile yerimden kıpırdanmıştım. Ona baktığım da ise bu hareketlerimin onu nasıl incittiğini daha yeni fark ediyordum. Benden bir cevap, bir sebep istiyordu. Ama bu onun hakkı mıydı ki? Gerçeği söylersem şu an buradan gider miydi? Onu istiyor muydum? Giderse onu durdurur muydum?

"Sana gerçekten dürüst olmamı istiyor musun? Her şeye rağmen." Tereddüt bile etmeden kafa salladı. "İstiyorum." Kararlı ses tonuyla beraber ciddileşti.

"Bok ettim. Her şeyi hemde. Kendimi akıllı sanıyordum ve bunun sonuçlarıyla başa çıkmaya çalışıyorum." Soru soran gözlerle bana bakıyordu. Konuyla alakasını arıyordu.

"Aylin'i arıyorum." Gözleri anında dolsa da, hâlâ dinlemeye devam ediyordu.

"Yaşıyor. Yaşıyor ama her an benim yüzümden ölebileceği yerde ve ben onu bulamıyorum. Babası bulamıyor, kimse bulamıyor. Hiç kimse. En büyük korkusu ateş olan kızı yanarak öldürmekle tehtid ediyorlar ve ben hiçbir şey yapamıyorum Duru.

Sana gelince... Bilmiyorum. Kafam o kadar karışık ki! Aylin benim hayatıma, tüm bunlardan önce en başında girdi. O zamanlar Eden değildim. Kimse değildim, kendine yer edinmeye çalışan silahla oyun oynayan bir kızdım sadece. Daha yeni yeni kendimi gösteriyordum. Aylin ise... O bana inanıyordu. Ve bilgin olsun, onunla da birlikte olmadım. Sadece beraber uyur, kalkar, sarılırdık. Benim için zor olduğunu biliyordu, denemedi." Ona bakınca, gittikçe ağladığını görebiliyordum. Susmam gerekiyordu biliyorum ama sanki kelimeler dudağımdan izin almadan çıkıyordu.

"Onu özledim. Hemde çok." Farkına varmadan ağlamaya başlamıştım o sırada Duru'nun beni kendine çekip, sarılmasıyla gittikçe şiddetlenmişti. Başımı dizlerine yaslayıp, saçlarımı okşarken ben hâlâ ağlıyordum. Anlık bir şekilde durdum. Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Üzüntüsünü görebildiğim kişiye. "Duru, sence ben canavar mıyım?" Bu soruyu bekleniyormuş gibi baktı bana ve biraz düşündü.

EDEN [GxG] DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin