2. Bölüm

232 21 2
                                    

Benim dünyam sade ve sıradan bir dünyaydı. Basit bir kaç kuraldan oluşuyordu ve onlara uyduğun sürece sorun yoktu. Olmamıştı. Fazladan bir şeylerin olması sadece işleri zorlaştırırdı.

Fazla düşman.
Fazla dost.
Fazla arkadaş.
Fazla aşk.

Hepsi bir sorundu. Benim dünyamda bunlardan uzak dururdun. Ben ise hiçbirine sahip olmamayı seçmiştim. Çevremde kimse, hiç kimse bana gerçekleri yüzüme söyleyecek kadar yakın olmamıştı. Olamamıştı. İzin vermedim. Ama şimdi... Hiç tanımadığım, sürekli gittiğim yerde daha önce hiç dikkatimi bile çekmeyen biri izin almadan, sormadan, beklemeden benim hakkımda düşündüklerini pat diye söyleyebilmişti. Kötü kısım bu değildi, hakkımda onlarca şey duymuştum. Hiçbiri iyi değildi. Olmasını da beklemiyordum ben iyi biri değildim, hiç olmadım. Hayat böyledir diye geçip durdum.

Ama şu an, geçemiyordum. Aptal bir kızın söyledikleri, iki haftadır beynimin içinde dönüp duruyor. Uykularımı kaçırıyordu.

"Umarım sende seni bir sonra ki gördüğüm zaman içinde ki kız çocuğunu öldürmeye çalışmaya son verirsin. Çünkü aylardır seni buralar da görüyorum ve sana bakınca gördüğüm tek şey yaşadığı şeylerin altından ezilen küçük bir çocuk. Mafya değil, kimsesi olmayan kaybolmuş,   annesini arayan bir çocuk."

Ben kimsesi olmayan bir çocuk değildim. Ben böyle olmayı seçtim. Hayat bu, karşı koyamam demedim. Güçlü oldum, korkulan biri oldum.

Ama bir kaç cümle beni böyle devirebildi. Silahların bile susturamadığı birini, aptal birinin söyledikleri ne hâle soktu. Neden olduğunu bilmiyordum. Sadece, sadece nefes alamıyordum. Ve bir şeyler hissediyor muyum, bilmiyordum. İstiyor olup olmadığımı da bilmiyordum.

Hissetmek gerçekten, çok zordu. Ve tüm insanlar bunu sürekli yapıyordu. Üzülüyordu, mutlu oluyordu, korkuyordu... Bunlar ne demek bilmiyordum bile. Ama neden o gün gözlerim doldu? Kafamı bu kadar dolduran şey ne? Dünya birden bire, uğruna çabaladığım şeyi, annemin katilini elde ettikten sonra bana birden duygu mu verdi? Dünyanın boktan olduğunu biliyordum ama beni hiç bilmediğim bir oyuna katıp kazanmamı bekleyeceğini bilmezdim.

Benim için olay buydu. İnsanlar, duygular hepsi bir oyundu ve ben bu oyundan anlamıyordum. Hiç anlamadim. Anlamayacaktım.

Gözüm saate doğru kaydı. Yine düşünerek sabah ediyordum. 03.43. ama bu sefer sabahı bekleyecek sabrım yoktu. Sanki bedenimi bile ben kontrol etmiyordum. Bırak üstümü değiştirmeyi, ayakkabı bile giymeden sadece arabanın anahtarını almıştım. Dışarıda yağan karın bana etki etmediğini fark edince, arabanın ısıtıcısını açmamıştım. Nereye gittiğimi biliyordum. Kiminle konuşmam gerektiğini de.

Adresi çoktan elimdeydi, otuz dört dakika gibi bir süre de çoktan oturduğu binanın önüne gelmiştim. Çıplak ayaklarımın karla temasında vücudumu hemen bir ürperme kaplamıştı. Daire üç... Alacaklı gibi zili çalmaya başladım, uykusu ağır değilse kalkardı derken kapıyı tanımadığım bir kız açtı.

"Sen kimsin mk?" Başka bir zaman olsa bu, boğazına yapışır kendime özür diletirdim. Ama şuan değil. "Duru nerde?" Karşımda son derece sinirle duran kıza baktım, korktuğu belliydi. "Ne demek Duru nerde ya? Sen kimsin?" Bu soruya benim cevap vermeme gerek kalmamıştı. Duru tam arkamda, şaşırmış ifadesiyle duruyordu. "Eden?!" Kapıya doğru gelip üstüme bakmıştı. Saten siyah  bir gecelik giyordum ve açık tenli olduğum için cildimin kızardığına emindim. "Konuşmamız lazım." Oldukça ciddi bir şekilde çıkmıştı bunlar ağzımdan. Bu kadarını bende beklemiyordum. Yanıma gelip elini koluma atmıştı, beni beklemeden içeriye doğru beni itikleyince karşı çıkmadım. "Canan sen ne olur bir kahve ya da çay suyu koyar mısın?" Canan denen kız dediğini ikiletmeden dediğini yapmıştı. Ben ise koltuğa oturmuş, onun bana verdiği örtüye sarılıyordum.  "Eden Hanım, iyi misiniz?"

EDEN [GxG] DÜZENLENECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin