Sabaha kadar hiç uyuyamamıştım. Çok yorgun ve kurt gibi açtım. Güneş doğunca zaman kaybetmeden kalktım ve Kiba'yı uyandırmamaya dikkat ederek odadan çıktım. Usulca yukarı çıktım. Dün geceki konvoy sayesinde evde sadece birkaç hizmetli, dış kapıdaki güvenlikler, ben ve Kibalar kalmıştık. Onlar da uyuyor olmalıydı ki etrafta, uyandığım zamandan beri peşimde olan Akamaru ve benim ayak seslerimiz dışında ses yoktu.
Artık sessizce oturmaktan sıkılmıştım. Biraz gözlem sonucu neler yapabileceğim aklıma yerleşmişti. Hem varlığımı hatırlatmak, hem de işleri biraz daha kızıştırmak istiyordum.
Şimdi biraz yaramazlık zamanıydı.
...
Bulunduğum ev 3 katlı bir villaydı. En alt katta benim kaldığım odayla beraber 3 oda vardı. Hizmetliler de bu katta kalıyorlardı. Bir üst katta oturma odası, salon ve geniş bir holle ayrılan mutfak bulunuyordu. Ana girişle beraber mutfağın içinden çıkılan bir kapı daha vardı bu katta. Ama hep kilitliydi. En üst kat ise Sasuke'nin özel alanıydı. Temizlik dışında hizmetçilerin girişi yasaktı.
Camlardan görebildiğim kadarıyla ön kapıdan çıkıldığında yüksek demir korkuluklarla sarılmış geniş bir bahçe karşılıyordu insanları. Bahçe kapısının ardında, batı yönünde şehirden uzaklığımı ispatlayan büyük bir orman başlıyordu.
Kafamda oluşturduğum plan beni başarıya götürürken engel olabilecek herkesi saf dışı etmeyi düşünsem de bunun ağır bir karşılığı olurdu benim için. Bunun yerine uzun yolu seçerek onları oyalamaya karar verdim.
Daha fazla oyalanıp herkesi uyandırmadan mutfağa gittim ve karıştırmalarım sonucu 2 şişe su ve 4 5 tane de konserve yemeği yanıma aldım. Bu sırada hala yanımda dolaşan Akamaru'ya da yemesi için bir şeyler attım. Belli hareketler 'red flag' olarak öğretilse de sonuçta köpekti ve evin içinde ne yapacağımı anlayamazdı. Bu yüzden rahattım.
Erzaklarımı elimde taşıyamazdım ve mutfaktan bulabildiğim herhangi bir poşet de beni ele verirdi. Çanta benzeri bir şey bulmalıydım.
Sasuke'nin odası zaten kilitli olmalıydı. Bu durumda tek yapabileceğim hizmetlilerin odasına gitmekti. Bunu istemediğim için sonraya ertelemeye karar verdim. Bir sonraki aşamaya geçecektim.
Hala mutfaktayken dolaptan önceki günün yemeklerini çıkardım. Ocakları sonuna kadar açarak yemekleri üstlerine koydum. Bundan sonra çok hızlı olmam gerekiyordu.
Aşağı inip çamaşırhaneden rastgele kirli giysileri aldım. Çıkmadan önce gözüme çarpan temiz havlulardan da bir tanesini kapıp yukarı çıktım. Bunları yaparken olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordum.
Aldığım havluyu bohça haline getirerek içine erzaklarımı koydum ve bağladım. Mutfakta dibi tutmuş yemeklerin kokusu etrafı sarmaya başlamıştı. Yangın sensörünün ötmesi an meselesiydi. Bundan önce burnu yanlış giden bir şeylerin olduğunu söyleyen Akamaru koşarak aşağı gitmeye başlamıştı. Hızlıca giysilerimi çıkardım ve kokunun içinde diğer kirli kıyafetleri giydim. Biraz büyük olsa da sıkıntı çıkarmayacaklardı.
Havlama sesleri arasında sonunda yangın sensörü de çalmaya başlayınca evde ayaklanmalar başlamıştı. Herkesin dikkatinin burada olduğuna emin olduğumda mutfağın kapısını kapatıp kilitledim. Çıkardığım giysileri artık tamamen yandığına emin olduğum yemek ve tencerelerden birinin altına attım.
Kapıya vurulmaya başlanmıştı. Ardından Kiba'nın sesi geliyordu. Ne dediğini algılayamıyordum. Dumandan gözlerim yaşarıyodu. Görüşüm bulanıklaşmış nefeslerim daralmıştı. Plan benim olsa da asla risksiz olduğunu iddia etmemiştim.
Terden enseme yapışan saçlarımı karıştırdım ve çömelerek alttan arka kapıya yaklaştım. Böylece dumandan daha az etkilenecektim. Yanan kıyafetlerle halının da tutuştuğunu gördüğümde çoktan kilitli kapının önündeydim. Öncesinde hizmetlilerin odasından çaldığım anahtarlığı tek tek denemeye başladım.
Başım dönüyordu. Anahtarların çoktan yarısını denemiştim. Öksürüklerim boğazımı acıtırken artık anahtarın burada olmadığını düşünmeye başlamıştım. İçimi çok kısa bir an korku kapladı. Ölmekten değildi. Sadece ben ölürsem her şeyin dağılacağını düşünüyordum. İtiraf etmek istemesem de Sasuke'nin yüzü gözümün önünde beliriyordu.
Kendimi daha fazlası için zorlarken sonunda klik sesiyle kapı açıldı ve kapıyla beraber ileriye düştüm. Yanan mutfağın dumanları bahçeye geçmeye başlamıştı. Ciğerlerime dolan oksijenle öksürük krizine girmeden önce hatırladığım tek şey bahçedeki ağaca tırmanıp saniyeler içinde demir korkuluğun üstünden dışarıya atlamamdı. Zihnimin tamamen kararmasindan sonra vücudum beni yönlendirerek orman yoluna sokmuştu bile.
Sınır: 25 Oy
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.