Bölüm 10

119 13 6
                                    

UZUN VE YORUCU BİR YOL ÜZERİNDEYİM. BEN, ŞEYTAN, NEFSİM VE AMELİM...

İnsan olmak zordur. Nefsin ile mücâdele verirsin, şeytan ile mücâdele verirsin. Bunlarla mücâdele ederken, güzel işler yapmaya gayret edersin. Bunlar zordur ancak mükafatı çoktur ve çok güzeldir. Bunları yaparken Allah'ın yolunda yürümenin mükemmel bir lezzeti vardır. O lezzet bile nasip meselesidir. Rabbim o lezzeti hepimize kat kat yaşamayı nasip etsin. Yaşayanlarımıza da şükrünü eda edebilmeyi nasip etsin.

Dünya hayatı uzun ve yorucu bir yol gibidir. Yürüdükçe yorulursun ama tekrar yürümeye devam edersin. Bütün bu yürümelerine ve yorulmalarına değecek bir şey olması lazım. Bir anlamı olması lazım. İşte o anlam da ''Allah'tır.''

Kainata baktığımız zaman anlamsız hiçbir şey yoktur. Her şeyin bir anlamı ve bir amacı vardır. Allah, sebepsiz ve hikmetsiz iş görmez.

Bu uzun ve yorucu yolu, Peygamber Efendimiz [a.s.m] nasıl yürümüş diye dönüp baktığım zaman, yine bir hüzün kaplar beni. Gözlerimden yaşlar süzülür. Sırtında kocaman bir yük, önünde dikenli bir yol, sevdiklerini bir bir kaybeden ancak dilinden Allah zikrini eksik etmeyen bir Adam. Ne mükemmel bir Adam. Kainatta hiçbir kimse Peygamber Efendimiz [a.s.m] kadar zorlu imtihanlara tabiî tutulmamıştır.

Bir insan düşün. Daha doğmadan babasını kaybeden. 6 yaşında bir yolculuk sırasında annesini kaybeden. Dedesi sahip çıkarken dedesini kaybeden. Amcası sahip çıkarken amcasını kaybeden. Evlenip eşini kaybeden. Hz. Fâtıma annemiz hariç teker teker evlatlarını elleriyle toprağa veren. İnsanlar tarafından işkencelere mârûz kalan. Namaz kılarken sırtına deve işkembesi bırakılan. Taşlanan, hakaretlere mârûz kalan. Kainattaki en çetin imtihanlara tabiî tutulan bir insan düşün. İşte o insan, İki Cihan Güneşi Hz. MUHAMMED MUSTAFA [s.a.v]...

Şimdi bir de dönüp kendimize bakalım. Yaşantımıza ve sahip olduklarımıza bakalım. Allah'ın bize ihsân ettiklerine bakalım. Ne kadar şükrediyoruz? Sahip olduklarımızın şükrünü eda edebiliyor muyuz? Dünya bizi sürekli oyalıyor. Odaklanmamız gereken şeylere odaklanmamızı engelliyor.

Dünyaya müptela olmuş hayatlar, âhiretten bihaber...

Allah, Ankebut Suresi 64. Ayet-i Kerimesinde şöyle buyuruyor:

''Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!''

Eğlenceden ve oyundan ibaret olan bu dünyaya çok fazla önem veriyoruz. Çok fazla boş işlerle meşgul oluyoruz. Zaman çok kıymetlidir. Zamanımızı nerede, kimlerle ve ne ile harcadığımıza çok dikkat edelim. Bir daha telafisi olmayacak bir dünya da yaşıyoruz. En çok kıymet verdiğimiz yegâne şey Allah olsun. O'nun [c.c] dini için ter dökelim. O'nun dini için mücâdele edelim. En çok da O'nu [c.c] bulmak için gayret edelim...

AŞK-I İLÂHÎHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin