Bölüm Şarkısı;
İkiye On Kala - İyi ve Güzel Kadınlar Hep Ağlar
Badem - Sen Ağlama
Keyifli okumalar dilerim 🥰
Oy ve yorum yapmayı unutmayın ⭐*
Hayat önümüze kimileri için engellerle, kimileri için çiçeklerle dolu yollar çıkarır her zaman. Yaşamımız böyle başlar. Bir süre hayat bizi istediği tarafa yönlendirir. Biz de bizi yönlendirmesine izin veririz. Gözlerimizi kapatır, sırtımızı hayata dayarız. Ona güvenip yaslanırız. O süreç; Ne yaptığımızı, hangi yolda yürüdüğümüzü bilmediğimiz zamanlardan oluşmaktadır.
Sonra, fıtratımızda olan merak duygusu sarar içimizi. Merak ederiz. 'Acaba şu an yürüdüğüm yolda ne var? Gözlerimi kapattığım bu yolda, hiç güvenmeden kendimi yasladığım hayatın ardında ne var?' gibi sorular sorarız kendimize.
Hayatın yüzüne güldüğü, yüzünü güldürdüğü insanlar şanslı insanlardır. Hayat, o insanın gözünün kapalı olduğu dönemde yollarına çiçekler serer. Önündeki tüm engelleri kaldırır. O insana istediklerini, güzelliklerini verir.
O insan önündeki güzelliklerden haberdar değildir. Zaman ilerledikçe merak duygusu onun da içini kaplamaya başlar. Gözünü açmak, yolunun üstünün ne ile kaplı olduğunu öğrenmek ister. Hayat ona karışmaz. Karşısındaki güzellikleri görmesini ister. Etrafındaki güzelliklerin kendi eseri oluğunu bilmesini ister.
Hayatın karşısındaki insan gözlerini açtığında her şey tam da beklediği gibi olur. O insan, bu kez de yolundaki çiçeklerin farkında olarak yoluna devam eder. Önüne ufak engeller çıktığında bile korkar, çünkü daha önce hiç zorlukla karşılaşmamıştır. Hayattan yardım ister. Hayat da her zamanki gibi ona yardım eder. Bu döngü halinde devam eder. Hayat, her zaman onun yüzüne güler...
Böyle olan birkaç kişi çıktı karşıma. En ufak konuda pes eden, başkalarına muhtaç olan kişiler bana ezikmişim gibi davrandı. Bakışları, soğuktu hep... Onlar güçlü olmayı, ayakta kalabilmeyi erkeklik taslamak olarak algıladılar. Güçlü kalabilenlerin sadece erkekler olduğunu düşündüler. Kadınların da kendi ayakları üstünde durabileceklerini bilmiyorlardı ya da bilmek istemiyorlardı...
Bir de şanssız insanlar vardır. Hayatın en başından beri yüzüne gülmediği insanlardır şanssız insanlar. Onlar, hayatın yüzündeki ifadeyi görmeden ona güvenirler. Gözlerini kapatıp kendini hayatın sıcak olduğunu zannettiği kollarına yaslar. Fakat yeri geldiğinde canını yakacak kadar sıcak, kalbini donduracak kadar soğuk olduğundan habersizdir.
Zaman ilerledikçe tüm insanların fıtratında olan merak duygusu onun içinde de belirmeye başlar. Gözlerini kapattığından dolayı etrafında ne olduğunu bilmez. Yolunun üstünde ne olduğunu, kendini neyin bekleyeceğini merak eder. Hayat onun gözlerini açmasını istemez. Çünkü henüz önüne koymuş olduğu engellerden habersizce yoluna devam etmesini, etrafındaki çöplüğü görmemesini ister. Fakat o ısrar eder. Gözlerini açar. Ne yapacağını bilemez. Yolun sonunu görmeye çalışır fakat yol sonsuza uzanmaktadır sanki.
Gözlerini açtığı an; onun çaresiz, kimsesiz hissettiği ilk andır. Geri dönüp önündeki engellerden uzaklaşmak ister. Geriye doğru adım attığında hayat buna izin vermez. Önüne acımasızca koyduğu engellere doğru itmeye başlar. İnsan, çaresizce ona uymak zorunda kalır. Bu kez yoluna ondan destek olmadan, önü engellerle dolu olarak devam eder.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜVEYDA
Ficção AdolescenteKapının açılmasıyla odanın içini ışık kapladı. Gözlerim kamaştığından elimi yüzüme siper edip gözlerimi kustum. İçeri giren kişiye baktım. Kalp atışımın hızlandığını fark ettim. Bunun nedeni intikam duygusuydu, nefretti. Karşımdaki kişiye yıllardır...