Keyifli okumalar!
🦅
Henüz aydınlanmamış günün ilk saatlerinde yerleşkeye yaklaşan iki çırak, kendi aralarında küçük bir yarışa tutuşmuşlardı. Puma büyük bir hızla üzerinde uçan Kartal'ı geçmeye çalışıyordu. Puma'nın sahibi Ren, odaklanarak ruhunun zihnine girdi ve biraz daha hızlandı. Ruhu yerleşkeye çok yaklaşmıştı ve eğer yanlış hesaplamadıysa on iki saniye içinde yerleşkenin sınırları içine girmiş olacaktı. Gözleri kolundaki dijital saate odaklandığında geriye doğru saydı. Tam on iki saniye sonra Puma, yerleşkenin giriş kapısında durduğunda genç adam sırıtarak yanındaki genç kıza baktı ve "Bir dakika on dokuz saniye." dedi.
Uzun siyah saçları beline kadar uzanan kız kaşlarını kaldırdı ve ardından alayla güldü. "Çok yazık kedicik, biraz daha çalışman gerekecek." dedikten sonra gururla gülümseyerek "Bir dakika altı saniye." dedi. Kartal daha hızlı olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı.
Ren'in suratı asılırken "Hile yapıyorsun Sakura." dedi. Dağınık olan saçlarını sinirle daha da dağıtırken keyifle gülen kıza küçük bir öfkeyle baktı.
"Hile yapmıyorum, bunun sen de farkındasın." dedi Sakura. Ardından ruhu Kartal'ın zihnine odaklandı. Ruhunun gözüyle konduğu ağacın dalından çevreyi tararken ileride, ormanın girişinde bir hareketlilik görerek kaşlarını çattı. Yerde bilinçsizce yatan bir kız ve başında bekleyen iki siyah pelerinli kişi vardı.
Sakura ruhunun zihninden çıktığında endişeyle Ren'e dönerek "Bir sorun var. Hızlı ol." dedi ve koşmaya başladılar. Sabahın erken saatlerinde buraya gelmelerinin sebebi Usta Nakano'nun onları çağırmasıydı. Usta Nakano, uzaklardan gelen bir gruptan ve eğitimlerinden bahsetmiş, onlara rehberlik etmeleri için en iyi öğrencilerinden Ren ve Sakura'yı çağırmıştı. Söylediğine göre gece yarısı Usta Lee ile birlikte yerleşkeden ayrılıp ormana gideceklerdi. Bu yüzden misafirleri onların uyandırmaları gerekiyordu.
Ren "Ne oldu?" diye fısıldarken Sakura parmağını dudaklarına götürerek "Şşş." dedi ve girişteki kulübenin duvarının arkasına saklandı. Ren de onu izlerken sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu fakat fazla beklemesi gerekmemişti.
İleride, ormanın girişindeki kütüğün altında baygın yatan kız ve ona eğilen iki siyah pelerinli kişiyi gördü. Gözleri büyürken "Ruh avcıları!" diye fısıldadı telaşla. O kız da misafirlerden biri olmalıydı.
Sakura hâlâ onları izlerken Ren "Ne yapacağız? Usta Nakano burada değil. Onu arasak mı?" diye sorduğunda Sakura başını iki yana salladı. "Arayamayız. Usta Nakano ormana giderken yanına telefon almaz." diye karşılık verdi. Ardından kendi kendine "Gerçi telefonu normal hayatta bile zor kullanıyor." diye söylendikten sonra derin bir nefes aldı ve avcıları kontrol etti.
Ren'e dönerek "Ruhunu yakınlara çağır. Hazır bulunsun. Onları püskürtmeye çalışacağız ama önce fiziksel saldırıyı kullanalım." dedi.
Ren başını salladığında ruhuna odaklandı ve bulundukları yere doğru gelip çalıların arasında kamufle olmasını sağladı. Sakura'nın ruhu şimdilik güvende olduğundan bulunduğu yerde kalmasını sağladıktan sonra kısa bir baş hareketiyle işaret verdi ve hızla saklandıkları yerden koşarak ruh avcılarına doğru atıldılar.
Ölü gibi beyaz yüzler ikiliye döndüğünde önce Ren, rüzgârı avuçlarında toplayıp avcılara gönderdi. Avcılar geriye savrulduklarında Sakura hızla öne atılıp cebinden çıkardığı küçük bıçakları onlara doğru fırlattı. Avcılardan biri pelerininin içinden hızla bir avuç toz çıkarıp havaya serptiğinde bıçaklar bir saniye havada asılı kalıp yere düşerken diğer avcı hızla Lily'ye doğru atıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vahşi Ruh
FantasyHer insanın içinde bir hayvan yaşar... Çok çok eski zamanlarda, insan ormandan henüz ayrılmamışken orman, hayvanların ruhlarını insanların ruhlarına bağladı. Bu bağ o kadar güçlüydü ki kontrol edilemeyerek büyük bir yıkıma yol açtı. Bu büyük yıkımd...