otto

4.8K 384 376
                                    

・。・

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

・。・

kapalı olmasına rağmen yüzüne yansıyan ışıkla kırmızı gözlerini yavaşça araladı sarışın genç. başına aniden saplanan ağrıyla birlikte gözüne direk temas eden güneş ona hiçte yardımcı olmuyordu. zorlanarak doğruldu yattığı yerden.

yine çok içmiş olmalıydı. içmeyi pek sevdiği söylenemezdi ama kafasını dağıtmanın başka bir yolu yoktu. dün gece ailesiyle bilmem kaçıncı kavgalarını gerçekleştirmişlerdi ve bu durumdan cidden bıkmıştı. zaten umursadıkları yoktu, hâlâ neden hayatına karışıyorlardı bilmiyordu.

düşünceleri beynine yavaşça akın ederken bulunduğu odayı inceleme imkanı bulmuştu. kaşları çatıldı. burası neresiydi? gözleri odayı tararken aynı zamanda dün gece neler olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. yine biri ile mi yatmıştı?

aniden hayatına giren o omega ile tanıştığından beri kimseyle yatmamıştı. bir çocuğu vardı ve buna rağmen tanımadığı insanlarla birlikte olmak ona istemsizce yanlış gelmişti. her gecesi partilerde, barlarda, eğlence mekanlarında geçerken bir anda her şeyi bırakmak garip hissettirse de bu daha doğru geliyordu.

üstelik çocuğunun annesi bir omegaydı. erkek bi' omega. kızı o kadar güzelken omeganın çirkin olma olasılığı sıfırdı. belki omegayla evlenip hem kızının yanında olur hem de düzgün bir hayata başlamış olurdu. tabii bunun için öncelikle omegayı ikna etmesi gerekiyordu. daha omeganın ismini bile bilmezken bu düşünce çok imkansız geliyordu ama o katsuki'ydi. imkansız kelimesi hayatında geçerli değildi. o her şeyi yapabilir, başarabilir ve elde edebilirdi. karşısında kimse duramazdı.

yani o öyla sanıyordu.

yavaş adımlarla odanın çıkışına doğru ilerledi. dün hakkında hiçbir şey hatırlamıyordu. telefonu da yanında değildi. acaba kaçırılmış mıydı? bu düşünceyi anında eledi. kaçırılmış olsaydı onu bağlarlardı değil mi? bir alfanın gücüyle kimse doğru düzgün başa çıkamazdı sonuçta.

odadan çıktığı anda tuzlu, ferah bir koku burnuna nüfus etti. kalbi küçük bir çarpma yaşarken daha derin kokladı havayı. deniz kokusu her yeri sarmalamış ciğerlerine şenlik yaşatıyordu. bu feromon kokusu kime aitti bilmiyordu ama kendisini cennette gibi hissettirmişti. fark etmeden kokunun kaynağına doğru ilerlemeye başladı.

merdivenlerin sonuna yaklaştığında bir takım sesler duymaya başlamıştı. açıkçası korkuyordu. sabahları yabancı bir evde uyanmak onun için gayet normaldi ama bir hafta da olsa bu işlerden uzak kalmıştı. sarışına göre bir hafta uzun bir süreydi ve tanımadığı bir evde uyanmak onu korkutmuştu.

sesler daha anlaşılır geldiğinde olduğu yerde durdu. ilk önce duyduğu kelimelerin doğruluğundan emin olmak için kendine biraz zaman tanıdı. belki yanlış duymuş olabilirdi ya da bahsedilen kişi başka biri olabilirdi. yine de böyle bir tesadüfün olacağını hiç sanmıyordu.

culaccino - bakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin