ventiquattro - fine

2.2K 134 361
                                    

dört ay sonra (beşinci ay)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

dört ay sonra (beşinci ay)

katsuki'nin gözünden:

"katsuki, sen beni artık sevmiyorsun." hadi bir de buradan yak, yine mi? kim bilir kaçıncıydı bu, günde neredeyse otuz kere bunu söylüyordu. gözlerimi devirerek enaki'nin bebek şampuanını yeşil saçlarına döktüm. enaki'nin todoroki shoto denen piçe olan hayranlığı dört aydır gram azalmak yerine daha da arttığı için kendisi iki gündür o piçte kalıyordu. annesinden iki dakika ayrılınca çığlıklarıyla kıyameti koparan çocuk, kendi isteğiyle shoto'ya gidip günlerini onunla geçiriyordu ve gözünden tek bir damla yaş bile düşmüyordu. hayır, ben anlamıyordum. ne vardı bu shoto'da, neyine tutuldun sen? gidip piçin tekine bu yaşta kapılmak ne?

bir hafta kadar orada kalacaktı, alışmıştık. ah, pardon. alışmıştım. arada sırada orda kalsa bile izuku enaki'yi shotolara bıraktığımız gibi ağlamaya başlıyor, dakika başı görüntülü arayarak momo'yu taciz ediyordu. enaki'yi yemeyeceklerdi, sadece bir hafta orada kalacaktı. çocuğu kaçırmış, ellere kaptırmış gibi depresyona girerek saatlerce belli aralıklarla ağlayıp durmasına gerek yoktu. bir haftacık, bir. enaki büyüyüp kendi evine çıkmak istediğinde ne yapacaktı acaba? kokusu onu rahatlatıp özlemini bir nebze dindirdiği için enaki yokken izuku'yu bebek şampuanıyla yıkıyordum. eh, işe yarıyordu.

"nereden bu kanıya vardığını sorabilir miyim sevgilim?" dudaklarını öne doğru büzerek somurttu, yanakları al al olmuş, çilleriyle birlikte olgunlaşmamış bir çileğe benziyordu. "benimle sevişmiyorsun." bütün kanın yanaklarıma hücum ettiğini hissettim. hamilelik izuku'ya kesinlikle yaramamıştı. beni iki dakika boş bulsun hemen yatağa atmaya çalışıyordu. yakınlaşmalarımız ileri boyuta ulaştığında vücudu titremeye başlar istemsizce iterdi beni, yine de travmasını yenmesi için ileriye giderdik. yavaş yavaş atlatmıştı ve bundan memnundum açıkçası. ama şimdi... hormonları sağ olsun her an benimle sevişmeye hazır ve açıktı. "hamilesin, izuku."

"ee, yani? bebeğe zararı yok, katsuki. doktoruma bile sordum gözünün önünde, niye diretiyorsun hâlâ? yoksa..." gözlerini kısarak hızla uzaklaştı benden. köpüklü saçlarıyla her ne kadar tatlı görünüp bebeksi yüzünü yeme isteği uyandırsa da dokunsam kedi gibi üzerime atlayarak her yerimi kesip biçecekmiş gibi bir hali vardı. yoksa deme izuku, sen yoksa deme. o yoksanın arkasından bin bir tane saçma şey geliyor. tekrardan bu tehlikeyle karşı karşıya gelmeye hazır değilim. "...yoksa cidden beni sevmiyor musun artık? çok mu kilo aldım, ondan mı? yüzüm tombik mi geliyor sana? güzelliğim mi gitmiş, aşık değil misin? bütün ev işleri üzerine kaldı diye mi bıktın? benden nefret mi ediyorsun, katsuki? sürekli ban-"

başladık yine. susması için kafasından aşağıya boşalttığım soğuk suyla çığlık atarak refleksle yüzüme tokat attı. cidden, bu omega... bana vurmayı bir an önce kesmesi gerekiyordu. popomda kocaman otuz sekiz numara olan bir terlik izi vardı, numarasıyla birlikte duruyordu orada. kollarım kepçe yemekten mosmor olmuştu, ayağıma batırdığı çatalları söylemek bile istemiyordum. dövmek için evlenmişti benimle sanki, stres çarkı gibi kullanıyordu beni. kalbim bu gerçeği kaldıramıyordu. "izuku, bebeğim..."

culaccino - bakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin