・。・
katsuki'nin anlatımından:
sıkıntıyla alnımı ovuşturdum. bu durum çok sinirimi bozuyordu. ben çok istiyordum sanki evlenmeyi. tamam, istiyordum. yalan yok. ama zorla değil! birbirimize aşık bile değildik. ondan hoşlandığım doğruydu ama tam olarak aşk mıydı bilmiyordum. benden nefret ediyordu. izuku'nun da isteğiyle evlenmek istiyordum ben. annemin bir anda ortaya attığı bu evlilik fikri ile alakam bile yoktu ama ne hikmetse suçlu bendim!
mesajları izuku'ya gösterdiğim zaman tabii ki de kavga etmiştik. neymiş efendim; ben annemden istemişim bunu, hepsi benim başımın altından çıkmış, başından beri planladığım buymuş, enaki'yi elinden alacakmışım ve daha nicesi. ilk gün kavga etmiş olsakta sonrasında çenesini bıçak açmamıştı. evde iki yabancı gibiydik. enaki'nin durumu dışında konuştuğumuz konu yoktu. sohbet başlatmaya çalışsamda pek işe yaramıyordu. ben de üstelemeyi kesmiş ona ayak uyduruyordum. neredeyse iki haftadır bu haldeydik, tam anlamıyla bıkmıştım! iki hafta geçmesine rağmen evlenmemiştik ve annemden ses soluk çıkmıyordu. pekte umursadığım söylenemezdi.
izuku koşar adımlarla yanıma gelerek elime enaki'nin pembe çantasını tutuşturdu. şu anda evden kovuluyorduk. daha geçenlerde enaki'yi alacaksın benden diye bağırıp çağıran kişi o değilmiş gibi şimdi enaki'yle beni evden yolluyordu. baba kız zaman geçirecektik.
"bunun içinde sütü, suyu, ceketi, kıyafeti, bezi, her şeyi var. şimdi gidin hadi."
bir süre yeşil gözlerine baktım. ben bu omegayı cidden anlayamıyordum. çift kişilikli falan mıydı? bu karakter değişimleri bir tek bana özel olamazdı. tanrım, bana mümkünse biraz sabır, biraz da akıl ver. bende kalmadı çünkü.
ağzında pembe emiziğiyle tatlı tatlı bakan şahısa döndüm. uslu uslu arabasında oturarak bize bakıyordu. gülümsedim. bu güzelliğin babası bendim değil mi? anlaşılan yorucu bir gün olacaktı. kızıma sarkanları dövecektim. eğer sarkmazlarsa da dövecektim. siz kimsiniz de benim fındığımın güzelliğine kapılmıyorsunuz! kızımın önünde eğilip, tapmaları lazımdı. iki türlü de dayak yiyeceklerdi, benim sorumluluğumda değildi.
bebek arabasının kollarından tutarak evden çıktım. izuku da kapıyı yüzümüze kapattı. kızını kaçırırsam ne bok yiyebilirsin ki şimdi? öyle bir şey yapacak değildim ama bunu sürekli söyleyen oydu. davranışları tuhaftı.
"baka?"
başına 'b' harfini koyabiliyorsun da ortasına neden koyamıyorsun enaki? baka ne ya! baba demek bu kadar zor olmamalı!
"baba. baba diyeceksin. ba-ba."
"baka." evet canım kızım, aynen öyle. bakayım ben. sana baba demesini öğreteceğim. çocuk parkına geldiğimizde enaki mutlulukla el çırptı. boş banklardan birine geçerek enaki'yi kendime çevirdim. kırmızı gözleri kısılmış, parlıyordu. izuku gibi çok çilleri yoktu, burnunda belirgin olmayan küçük küçük birkaç tane vardı. büyüdüğünde çok güzel bir omega olacaktı. kokusuyla herkesi büyüleyecek, gökyüzünün bile yere serilmesini sağlayacaktı. yıldızlar o gülümsediğinde parlayacak, üzüldüğünde parıltısını kesecekti. tanrı olsaydı kesinlikle kızıma tapardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
culaccino - bakudeku
Fanfictionbakudeku [omegaverse, yarı texting, özgünlüksüz au] alfa katsuki x omega izuku +81**: bakugou katsuki, seni boktan alfa. geçen yaz bir kızın oldu, tebrik ederim. baba oluşunu kutlayalım istersen, ha? (görüldü) 📌uyarı: karakterlerin hepsi reşitti...