venticinque - sezione speciale

1.5K 97 265
                                    

✍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

12 yıl sonra (raiwon 12, enaki 14, izuku 33, katsuki 34)

izuku'nun anlatımından:

gürültüyle çarpan kapıyla istemsizce yerimde sıçradım. "bir boka da karışma, kaç kere demem gerekiyor sana! her şeye burnunu sokmak zorunda mısın?" enaki'nin sinirli çıkan yüksek sesi kaşlarımı çatmama sebep olurken ıslak ellerimi silerek hızlıca çıktım mutfaktan. okuldan yeni gelmişlerdi ve eve girer girmez bu bağrışmanın sebebini çok merak ediyordum açıkçası. raiwon ifadesiz yüzüyle omuzlarını silkerek salona girdi. "sen de her boka bağırmak zorunda mısın? kulaklarım iyi duyuyor, cırtlak sesinle nezaket gösterip bağırmana gerek yok." yine ne olmuştu da birbirlerine girmişti bu ikisi? gerçi bunu sorgulamam hataydı, yere toz düşse birbirlerinden buluyorlardı.

enaki de hızlıca peşinden salona girdi, ben de kapı pervazına yaslanarak ikisini izlemeye başladım. bir anne olarak yaptığım ne kadar doğruydu bilmiyorum ama ikisini kavga ederken izlemek eğlenceli geliyordu. ilk zamanlarda katsuki'yle bunu çok sorun ediyor, birbirlerine karşı en ufak bir yanlış hareketleri olsun hemen müdahale ediyorduk. tabii ne yaparsak yapalım sonuç hep aynı yere varıyordu. katsuki de ben de normal bir ailede yetişmemiştik, bu yüzden ne yapmamız gerektiğini ya da nasıl davranmamız gerektiğini bu konularda bilmiyorduk. momo'nun çocuklar ile arası iyi olduğu için ona danışmıştım, böyle şeylerin kardeşler arasında normal olduğunu, iş ciddi boyuta binmediği sürece onları kendi hallerine bırakmamız gerektiğini söylemişti. o gün bugündür her kavgalarında elimde cipsle onları izler olmuştum, sarıyordu.

"ben ciddiyim raiwon, karışma." neye karışıyordu benim oğluşum da bu babası kılıklı bu kadar sinirlenmişti? "enaki zaten başım çatlıyor, tanrı aşkına sus. hiç seni çekemem şu an." raiwon yorgunlukla kendini koltuğa attığında enaki daha da sinirlenmiş olacaktı ki onun üstüne atladı. dün gece katsuki'yi yataktan kovduğum için koltukta duran yastığı elleri arasına alarak abandı bir anda, raiwon da onu elleriyle engellemeye çalışıyordu. araya girmeli miydim? katsuki nerede kalmıştı, ben ayırmaya çalışırsam evde katliam çıkardı, en sakinimiz oydu. "birincisi enaki değil, abla! iki yaş büyüğüm ben senden, abla diyeceksin! ikincisi, başlarım ben senin başına kaşına! ben kendimi koruyamıyor muyum, geri zekalı! sana ihtiyacım mı var benim, yeter artık! her bir şeyde patlıcan gibi olaya atlamayı kes!"

"kendini ezdirme o zaman sende. takmışsın kafaya birini, mal gibi sürekli ezdiriyorsun kendini. aptal platonik, çocuk seni kullanıp millete rezil etmekten başka bir şey yapmıyor. aşağılanmak çok hoşuna gidiyor herhalde?" hakaret ediyorlar birbirlerine, elimde kalacaklar, katsuki yetiş. enaki'nin iki yıldır lafta aşık olduğu -takıntıdan başka bir şey değildi, kızımı tanıyordum- takao diye bir çocuk vardı ve bu çocuk ortaya çıktığından beri evde bu tarz kavgalar eksik olmuyordu. ben bıktım bunlar bıkmadılar, az kaldı, ikisinin de ağzına yapıştıracaktım. o sırada kulağıma dolan kapı açılıp kapanma sesiyle kalbim heyecanla çarptı bir anda, hızla girişe koştum. gelmişti çocuklarımın babası, evimin direği. elindeki evrak çantasını umursamadan hızla atladım kucağına, reflekse kalçalarımdan yakalayarak tuttu beni. içeriden gelen bağrışma seslerini duymazdan gelerek dolgun dudaklarına uzun bir öpücük bıraktım, dün gece onu yataktan kovan ben değilmişim gibi. dokuz saat az değildi, tamam mı? dokuz saat onu özlemem için gayet yeterli bir süreydi. "birileri özlemiş."

culaccino - bakudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin