7; lunch together

2.5K 295 114
                                    

slm bn yni bi fic yayimladim hesabimda. hyunin yani bakmk isterseniz profilimde.

bu duyuruyu yapmk icin bolum atiyorum bir de ah iste ben..


birkaç gün aynı seyrinde geçerken ben yine öğle arasında önce gelip sigaramı yakmıştım. bir anda poşet sesiyle beraber belirince korkmuştum. sigarayı söndürecekken gerek olmadığını söyleyip oturdu. "sana yemek yedirmeye geldim. gün geçtikçe zayıflıyormuşsun gibime geliyor ve hoş değil."

"hayır, kilo falan vermiyorum. oldukça sağlıklıyım ve yiyemem. gerçekten istesem bile yiyemem." kafasını iki yana sallayıp poşeti açtı. kutuyu açtığında içinde bir kısımda pirinç, diğer kısımda etli ve diğer bölmede sebzeli bir yemek vardı.

aslında böyle bakıldığında çok güzel ve lezzetli duruyordu. yanında kimchi de vardı. "en azından yiyebildiğin kadar dene."

"bu bir kişi için fazla." isyan ederken derin bir nefes verdi. "tamam, birlikte yiyelim."

pirinç ile beraber sebze yemeğinden biraz aldım. azar azar yemeye çalışırken gelen mide bulantısı ile durmuştum. geriye çekildiğimde kalkıp uzaklaşacakken bir anda beklemediğim bir şey yapıp bileklerimi tuttu. "yukarı bak ve derin nefesler al. sorun yok, çıkarmayacaksın."

dediğini yapıp derin nefesler alırken karnımın üzerinde elinin baskısını hissetmiştim. hafifçe okşamıştı. bir süre derince nefes almıştım. geçtiğini hissedince gevşemiş ve biraz daha rahat oturmuştum. "şimdi geçse bile, sonra yine aynısı olacak."

"kendini böyle böyle alıştırırsan olmayacak." bir şey söylemeden oturmuş ve derin nefesler almaya devam etmiştim. beni daha fazla zorlamadan kapları kaldırdı. bir süre öyle oturduk ve bana döndü. "daha iyi misin?"

başımı salladım. terlediğimi hissediyordum. alnımdaki saçlarım yapışmıştı. "ben, teşekkür ederim. ama gitmem gerek."

"elinden geldiği kadar dediğimi yapıp çıkarmamaya çalış, tamam mı?" başımı sallayıp içeri girdim. ona ne kadar belli etmek istemesem de midem kasılıyordu. ders başladığında girip kendimi kasmaya çalışmıştım. buna alışmam gerekti.

fakat dersin bitmesini bekleyemeden koşarak çıkmış ve lavaboya kendimi zor atmıştım. yediklerimi çıkartırken gözümden akan yaşlara engel olamamıştım. bundan nefret ediyordum. istediğim şeyleri bile yiyemiyordum.

titreyen bacaklarımla duvardan destek alarak kalktım. elimi yüzümü bol su ile yıkayıp ağzımı çalkaladım. sınıfa geri döndüğümde hocadan özür diledim ve durumu söyledim. beni onaylamış ve devam etmişti. yeon endişeyle bana dönüp iyi olup olmadığımı sormuştu. iyi olduğumu söylemiş ve başımı sıraya yaslamıştım. öyle uyuyakaldığımda çıkışta yeon beni uyandırmıştı.

çantamı omzuma takıp onlarla beraber çıktım. eve geldiğimde kendimi yatağıma atmıştım. bugün güzeldi. lavaboya koştuğum ana kadar her şey güzeldi aslında. beraber oturup öğretmen-öğrenci olarak değil de normal iki arkadaş gibi konuşmak o boğucu okulun içinde iyi geliyordu. üstelik benim için yemek getirmiş ve yedirmek için uğraşmıştı. bu kalbimi olduğundan fazla hızlandırmıştı.

onu ilk gördüğüm zaman ile şimdiki zaman arasında fark vardı. ilk gördüğümde dövmeleri ve giyim tarzı yüzünden çok sert biri olduğunu düşünmüştüm ama okulda olduğu için otoriter yapısı onu öyle gösteriyor olmalıydı. okul dışında güler yüzlü ve korumacı birine dönüşüyordu. asla sert bir yapısı yoktu.

yarın haftasonuydu. cumartesi akşamı için yer ayarlamıştım. aklıma gelince elime telefonumu aldım.

seung
hyung selam
yemek için yarın akşam 7 uygun
değil mi

teacher's petHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin