35; finally we are..

1.4K 148 60
                                    

finally gercwkten.. bolum sonu agliyprum😭😭

VE 20K ICIN COK TESEKKUR EDERIM IYI KI VARSINIZ🥺🥺💓💓💓💗💗💞💞💘💘💘💓🤍🤍🤍😭😭

londra'dan döndüğümde chan beni karşılamıştı ve hemen ona sarılmıştım. dudaklarına bir öpücük kondurup başımı boynuna yaslamıştım. derin nefesler alırken, evime geldiğimi hissetmiş ve gelen rahatlık hissiyle gülümsemiştim.

"çok özledim seni. iki gün sen olmadan çok zor geçti." geriye çekilip huysuz bir şekilde konuştuğumda gülümseyip dudaklarıma bir öpücük kondurdu. "bende seni çok özledim bebeğim. ama dünyaca ünlü model olmak kolay değil."

gülümsedim ve gamzesine bir öpücük kondurdum. beraber arabasına bindik ve eve doğru yol aldık. mark ve lucas hemen üzerime atlamıştı. felix changbin hyung ile kavga ettiği için bir haftadır bizde kalıyordu. ama chan bunu bilmiyordu. bilseydi sorun daha çok büyürdü.

"en sevdiğin yemeği yaptım. bu akşam hep birlikte yiyeceğiz. uzun zamandır toplanmamıştık böyle. çok heyecanlıyım. ama sen, yorgun hissediyorsan yarın akşam da yapabiliriz." felix heyecanla konuşurken bana döndüğünde gülümsemiştim. "hayır, çok yorgun değilim. akşama kadar abini bana verirsen süper enerjik olabilirim."

"ay, al tepe tepe kullan. sormana bile gerek yok, kurtulmuş olurum. yalnız çok ses çıkarmayın. evde çocuk var, psikolojim bozulmasın." chan numaradan sinirleniyormuş gibi yapıp bağırdı ve elini kaldırdı.

"felix yok öyle bir şey. uyuyacağız sadece ya."

"ben bilirim o uyumaları. değil mi hyung?" felix ona dil çıkardı ve koşarak salona geçti. bende kıkırdadım ve chan'ın elinden tutup yukarı çıkardım. birlikte yatağa uzandık ve başımı boynuna yerleştirip beni kısa sürede uyutmuştu.

akşam uyandığımızda beraber duş almış ve birbirimizle uğraşarak çıkmıştık. üzerimizi giyip sırayla saçlarımızı kuruttuk. onun saçlarını kuruttuğumda beni kucağına oturttu ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu. bende kıkırdayıp kollarımı omuzlarına koydum. "bizimkiler gidince işimiz var gibi.."

"felix evdeyken mi?" sorumla göz devirmişti. bende gülerek kucağından kalkmıştım. saçlarıma düzleştirici ile şekil verip chan'ın saçlarını da istediği gibi şekillendirdim. dudaklarımdan bir öpücük alıp aşağı inmişti. bende çok hafif bir makyaj yapıp peşinden gittim.

felix ve changbin hyung mutfakta konuşurken chan onları dinliyordu. chan'ı yakalamış ve kolunu ısırmıştım. bağırdığında mutfaktaki ikilinin dikkati bize dönmüştü. "hyung? ne yapıyorsun burada?"

"hiç, seungmin ile ne var ne yok, bakmaya geldik. siz ne yapıyorsunuz? kavga mı ettiniz?" oflayarak chan'a bakarken çoktan tek kaşı havalanmış ve sorgulayıcı bir hale bürünmüştü.

"hayır, kavga etmedik. aramızda ufak bir yanlış anlaşılma oldu ve onu konuşarak düzelttik. felix haklıydı ve onunla konuşmak için geldim."

"hayır, sen haklıydın. o kadar laf söylememem gerekiyordu. çok abarttım ve kıskanç davrandım." yüzüme bir gülümseme yayılmıştı. bir hafta önce sinirle geldiğinde, changbin hyungun arkasından sövüyordu ve aldattığını söylüyordu. ama burada kaldıkça düşünmüş ve gerçekleri fark etmiş olmalıydı.

changbin hyung ona döndüğünde sarı saçlarını okşamış ve bir öpücük kondurmuştu. "bende hatalıyım. senin yanlış anlayabileceğini düşünmem gerekti."

teacher's petHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin