selmslm. burayi da updateliyim hemen. bu arada 35 final simdiden soyleyeyim cunku cok uzatmis gibi hissediyorum ve uzattikca batiriyorum. 35te bitmesi en iyisi olacak.
keyifli okumalar.
•
junmyeon ile konuşmuş ve babamla birlikte bir masaya oturup konuşmuştuk. ajans tamamen benim adıma açılacak ve kurulacaktı. junmyeon yatırımcı olacaktı ve babamda sermayede yardımcı olacaktı. junmyeon sayesinde başarılı olduğumu gördüğü için beni destekliyordu.
bu haber duyulur duyulmaz çoğu kişi açılmayan ajansıma başvurmak istemişti. ama daha binayı yeni seçmiştik ve içine chan ile dekore ettiğimiz eşyalar yeni taşınıyordu. başlamak için erkendi. yine de çok heyecanlıydım. kendi işimi kuruyordum sonuçta.
chan ile beraber dışarıda yemek yemiş ve eve gelmiştik. üzerimizi değiştirmiş ve yemeğe kadar odada kalmayı tercih etmiştik. bizim eve temelli geldiğinden beri her zaman ilaçlarımı içirmiş ve yemek yedirmişti. birkaç kez de kontrole gitmiştik. artık yiyebiliyordum ve midem bulanmıyordu. chan ile beraber denemek istediğimiz yemekleri deneyebiliyorduk. ve o da benim sayemde artık uyuyabiliyordu. tabi benim gibi derin ve uzun süreli değildi ama yine de dinlenmesine yetiyordu.
birbirimize gerçekten çok iyi gelmiştik. felix bize kızdığı için beraber içtiğimiz paketi kırmış ve atmıştık. o günden beridir de felix'e söz verdiğimiz için içmiyorduk.
chan'ın göğsünde yatarken başımı boynuna sokup bir öpücük bıraktım. ardından hevesle başımı kaldırıp ona baktım. "yarın gidiyoruz, değil mi?"
"evet, hala aynı fikirde misin? başka bir şeyde yapabiliriz." başımı salladım.
"eğer sen sevmediysen başka bir şeye de bakabiliriz." gülümsemiş ve yanağımı öpmüştü. "hayır, gayet güzel duruyorlar. yarın yaptırırız."
sevinmiştim. gülümseyerek ona sarılıp uzanmaya devam ettim. kapı çalındı ve benim onaylamamla bayan lee açtı. "arkadaşlarınız geldi, aşağıda sizi bekliyorlar."
ikimizde ayaklanıp aşağı inmiştik. birlikte evden çıkıp yemek yemeye gitmiştik. onlarla bir şeyler yapmayı çok seviyordum. hepsi ailem gibiydi ve her zaman çok sıcaklardı. bir lafımı asla yanlış anlayıp alınganlık yapmıyorlardı. hyunjin bunların dışındaydı ama bilirsiniz, o drama queen'di. doğasında vardı.
birlikte yemek yiyip biraz içerken masanın altından chan'ın elini tutmuştum. gerçekten benim güvenli yerimdi ve sadece elini tutuyor olmak bile güvenle dolmamı sağlıyordu.
masadakilere göz gezdirirken gözlerim dolmuştu. bir anda böyle güzel bir arkadaş grubunun içine damdan düşer gibi düşmüş ve okul zamanımdaki ingilizce hocamla sevgili olmuştum. şimdi geriye dönüp bakınca, göz açıp kapayana kadar geçmiş gibiydi. ama o zaman yaşadıklarımı sadece ben biliyordum.
dolan gözlerimden bir yaş aktığını, chan elime yanağını atınca fark ettim. ona bakmamı sağlayıp yanağımı okşarken diğer gözümden de bir damla firar etti. changbin hyung karşımda oturduğu için bunu fark etti. "hey, sorun ne? neden ağlıyorsun?"
başımı iki yana salladım. diğerleri de bana dönünce gülümsedim. gülümserken birkaç damla daha istemsizce yanaklarımdan aşağı düştü. "sadece.. çok şanslı olduğumu düşünüyorum. iyi ki kore'ye gelmişim ve sizinle tanışmışım. bu yaşadıklarım olmasaydı, londra'da hala boş ve amaçsız yaşayan biri olurdum."
diğer yanımda oturan felix bana sarılmıştı. bende ona bir kucaklaşma verdim. en çok da onunla anlaşmıştık. ruh ikizi gibiydik. "iyi ki geldin seungmin. iyi ki sekize tamamlandık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
teacher's pet
Fanfictionchanmin • lisenin bitmesine son iki ay kala geldiğim liseye baktım. cidden sadece babam yüzünden buraya gelmek zorunda mıydım?