4. Bölüm

1K 71 38
                                    

“Kitaplarını göndereyim mi?, diye soruyorsun. Canım, Tanrı aşkına, lütfen, bırak onlar benden uzak olsun. Artık yönlendirilmek, coşturulmak, kışkırtılmak istemiyorum, bu kalp zaten kendiliğinden coşuyor yeterince; bana ninni gerek, onu da Homer'imde dolu dolu buldum. Asi kanımı ne çok yatıştırıyorum, zira bu kalpten daha benzersiz, daha huzursuzunu görmemişsindir.” ✨

Multide kızlarım var. İyi okumalar papatyalarım

Bölüm şarkısı tam olarak,
Sia| Never Give Up

🔱

† DOĞA'NIN MÜHRÜ †

Küçükken bazı rüyalar görürdüm. Hiç olmadık zamanlarda dejavu yaşamamı sağlardı. Özel bir alanı, konusu olmazdı. Bazen parkta oyun oynarken, bazen okula giderken, bazen evde, bazen hiç gitmediğim, görmediğim bir yerde olurdu. Tanıdıklık hissiyle yanıp kavrulurdum ama bilirdim ki daha önce aynı şeyleri yaşamamış, aynı yerde bulunmamıştım.

Okulda aldığımız, haftada iki saatlik din derslerinde geleceği göremeyeceğimizi ama rüyalarımızın kaderimizden gelen mesajlar olduğunu ve görülen her rüyanın anlatılmasının doğru olmadığını söylerlerdi.

Bende kimseye anlatamazdım ama araştırmaktanda geri duramazdım.

Okulda birkaç bilgisine güvendiğim öğretmenlerime sorduğumda ise dejavu diye kestirip atıyorlardı. Yaptığım bir araştırmada daha önce hiç gitmediğimiz bir yere gittiğimiz zaman hissettiğimiz o tanıdıklık hissini reenkarnasyon ile açıklıyorlardı. Anlatılanlara göre ruhumuz sürekli bir beden arayışındaydı. İçinde bulunduğu beden ölünce o başka bir bedenle yeniden var oluyordu ve eski bedeninde yaşadıklarını unutuyordu ama eski bedeniyle benzer şeyler yaptığı zaman dejavuya kapılıyordu.

Anlaşılması zor ve garip şeylerdi bunlar benim için ama şimdi tam da şuan aynı hisse yeniden bulanmıştım.

Beth Bar.

Tapılası dizaynı, göz kamaştırıcı ışıkları ve kendinden geçmeye meyilli onlarca insanın müziğin seline kapılması bir bütünlük sağlıyordu. Bir kapıdan ya da duvardan geçmemiş aksine birkaç saniyelik bir boşluk hissinden sonra kendimi tam da bu mekanın girişinde bulmuştum. Ne çok büyük ne de çok küçük olan mekanın sağında iki orta boy bar tezgahı vardı. Sol duvar dibi oturma yerleri ve küçük masalar ile döşenmişti. Usulünce içenler orada grup halinde oturuyor diğerleri ortadaki alanda hoyratça dans ediyorlardı.

Lorenzo ve Emily arkamızdan gelmelerine rağmen bizden hızlı davranıp dans edenlerin arasına karışmışlardı. Diana ve Maisy bar tezgahının önündeki taburelere kurulmuş ve bizim için de yanlarında yer ayırmışlardı. Masaların olduğu tarafa çok fazla ışık vurmuyor, loş bir görünüm sağlıyordu ama orada oturan insanlar fark edilebiliyordu. Çok fazla kalabalık değildi, bar tezgahları da neredeyse boştu ama kalabalık tamamen ortada bir arada dib dibe birleşmişlerdi. Oraya giren Lorenzo ve Emily de hiçbir şekilde görünmüyordu.

Mono'nun yanımda yürümesiyle birlikte etrafı seyretmeyi bıraktım ve Diana ile Maisy'nin yanlarına doğru adımladım.

Mono, Maisy'nin yanına oturduğun da bende Diana'nın sol tarafına yerleşmiştim. Kızların içeceği gelmesiyle birlikte önüme itilen shot bardağına baktım.

ALFA SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin