"Sesini değil, sözünü yükseltmeli insan. Çünkü gökgürültüleri değil, yağmurlardır yaprakları yaşatan."
William Shakespeare
Bölüm ithafım sevgili, @oykusudemirtas 'a 💌
Indila| Ainsi Bas La Vida ✨
İ
yi okumalar^
ÖPÜCÜK †
Hayden'ın söylediği gibi kahvaltıdan sonrası diye bir şey olmamıştı. Güneşin doğumundan sonra telefonum yüksek sesle çalmaya başlamış ve ben bu şekilde uyandırılmamdan ötürü ağız dolusu küfürle telefonu açmıştım. Nereden ne zaman bulmuştu numaramı bilmiyordum ama arayan Hayden'dan başkası değildi.
"10 dakika içerisinde aşağıya iniyorsun." bir cümlede telefonu kapatmıştı. Şaka yapıyor sanmıştım ama 10 dakikanın sonunda ben yatağımın içerisinde büzüşmüşken dairenin kapısı alacaklı gibi çalınmış ve Maisy'nin söylenmeleri eşliğinde kapı açılmıştı. Bütün bunları uykuyla uyanıklılık arasında duymuştum. İsmim defalarca seslenildiğinde bile hâlâ daha rüyada olduğumu sanıyordum. Uyanmamı sağlayan şey yüzüme dökülen bir maşrapa dolusu soğuk su oldu. Sıcak bedenim soğuk suyla karşılaştığında şokla doğrulmuş ve ağzım balık gibi açık kalmıştı. Hayden çattığı kaşları ve göğsünde kavuşturduğu kolları ile ayak ucumda dikilirken Maisy anlık bir bakış atıp uyku mahmuru gözleriyle arkasını dönüp gitmişti. Peşisıra tam tamına 2 saattir bana akademinin dışındaki koşu yolunu, ki buna koskoca arazinin çevresi demek daha doğru olur, durmaksızın koşturuyordu. Ağzımın içi kurumuş dudaklarım sabahın soğuğundan çatlamıştı. İlk koşmaya başladığım andan bu yana oldukça ısınmıştım. Bacak kaslarım bu eziyete dayanmaksızın sızlıyordu. Hayden'ın bu tavrını yadırgamamama sebep olan şey ise yolda karşılaştığım büyücü ve kurtlar olmuştu.
Daha fazlasına dayanamayacağımı anladığım an göğsümü sertçe döven kalbimi tutarak bedenimi toprakla buluşturup sırtımı duvara yasladım ve bacaklarımı uzattım. Hayden koşmayı bırakarak durdu ve saatlerdir sürdürdüğü disiplini tutumundan ödün vermeden bana bakmaya başladı. Avuç içlerimi diz kapaklarıma bastırıp göğsümü bacaklarıma doğru eğdirdim.
"Benden bu kadar." sesim soluklarımın arasında varla yok gibi çıktı. Dilimle dudaklarımı bir kez daha ıslatıp burnumdan alıp ağzımdan vermek suretiyle derin ve sesli bir nefes aldım.
Önüme uzatılan bir şişe dolusu suyu aceleyle kapıp kapağını açtım ve ağzıma dayadım. Yarım litre su mideme indiğinde bedenimin rahatladığını hissettim. Su beni besliyordu, bana can katıyordu ve kesinlikle beni yaşatıyordu.
Sormadım ama soran bakışlarımı Hayden'a kaldırdım. "Daha fazla su içersen, hemde bu aceleyle tıkanırsın." diye bir açıklama da bulundu bir daha su vermeyeceğini destekler gibi.
Başımı salladım. Haklı olabilirdi.
"Aferim." dedi bu kez. Ben bana kızmasını beklerken o uysalca beni onayladı ve yanıma oturup bacaklarını uzattı. Sonra nereden çıkardığını bilmediğim yarım litre suyu azar azar içti ve kapağını kapattı.
"Sıfır için kondisyonun iyi. Yarım saatte bırakacağını düşünüyordum aslında. Kondisyonunu ölçmek istedim. Bundan sonraki 3 gün aynı tempoda 2 saat koşacaksın ve sonraki 3 gün antreman saatlerini arttıracağız. Buradan öncesine dayanan spor geçmişin var mı?" başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALFA SERİSİ
WerewolfDevam ediyor! Alışılmışın dışında bir kurtadam hikâyesi... Kurtlarla dolu bir adada fantastik bir yolculuğun hikâyesi.. *** YETİŞKİN İÇERİK BARINDIRIR! +18 •ARGO •ŞİDDET •CİNSELLİK •YAMYAMLIK