Odamı bozmamışlardı benim tehditlerim üzerine. Çünkü bu odada benim 19 yılım geçmişti doğduğumdan beri bu odada yaşamıştım, bu odada ki duvarlar benim acılarıma, gözyaşlarıma, sessiz haykırışlarıma tanık olmuştu. O yüzden de bu oda benim için annemden bile kıymetliydi. Belki saçma geliyor ama hep bu odaya sığınmıştım ben. Ama her ne kadar önemli olsa da benim için, hiç bir şekilde özlemedim odayı çünkü bana sessiz sessiz her akşam ağladığımı hatırlatıyor gerçi ne zaman unuttum ki...
Odadan çıktım ve kahvaltıya indim. Annem çoktan başlamıştı.
-Oooo günaydın,erkencisin normalde sen 11 den önce uyanmazdın.
-Evimi başıma yıkma diye uyandım o senin meymenetsiz suratını görmek için değil heralde.
çok iyi fikirr ...
Bir sandalyeyi çektim ve tam oturuyordum ki annem
-Dur sakın oturma oraya, o sandalye Selinimin sandalyesi!
Bu lafı gerçekten beni sinirlendirmekle beraber her zaman bu evde olduğum zamanlarda kalbimdeki ağrı yoğunlaştımıştı.
Yüzüme psikopatça bir sırıtış yerleştirerek önce mutfaktan çakmak aldım sonra da bahçeye çıktım garajda babamın saçma totemleri sayesinde bir bidon benzin buldum ardından kahvaltı masasına gidip SELİNİN SANDELYESİni ortaya çektim.
Bidonun kapağını açıp sandalyeye döktüm ve çakmağı yakıp sandalyenin üstüne attım annemin gözlerinin içine baka baka.
Annem olacak kadın benim yüzüme canavar görmüş gibi bakıyodu ve çığlıklar atıyordu. İçeri hemen korumalar geldi gerçekten gelmeselerdi ev yanacaktı. Sakin bir şekilde masaya yaklaşıp ağzıma bir zeytin attım ve anneme göz kırparak afiyet olsun dedim ve sakin bir şekilde kapıdan çıkıp kendimi arabama attım.
Kübra'nın kıyafeti.