Yıldız elinde tuttuğu iki çantayı Doğan'a uzattı. Uzatmıştı ama çantaları ona vermek istemiyor gibiydi.
"Çantaları verecek misin?" dedi Doğan.
Yıldız elini çantaların üzerinden çekti. Gözleriyse hala Doğan'ın üzerindeydi. Bakışları torununu rahatsız etmiş olacaktı ki Doğan konuşmaya karar verdi. "Böyle bakmaya devam edecek misin?"
"Evet. Elindeki çantalara sahip çık! Özellikle..."
Doğan elindeki çantaya ve ardından karşısındaki vampire baktı. "Tamam. Çantayı güvende tutacağım. Böylece anneannem daha sonrasında karnını doyurabilsin."
"Çantayı sakın unutma!"
"Bana bu kadar güvenmiyorsan çantayı yanında götüremez misin?"
"Patlamalardan sağ kalacağını düşünmüyorum o yüzden sen yanına alıyorsun!" Yıldız bakışlarını değiştirmeden hala Doğan'a bakıyordu.
"Bana niye güvenmiyorsun?"
"Sana güveniyorum ama dedenden gelen unutkanlık genlerine güvenmiyorum."
Doğan biraz alınmıştı ama hak veriyordu. Dedesi biraz unutkan bir insandı. Torunu olarak kendisinin de aşağı kalır yanı yoktu tabi.
Yıldız, torununa binmesi gereken arabayı gösterdi. Sonrasında konuşmasına devam etti. "Sen onunla gideceksin ben de şununla."
"Bu arabaları falan nereden buluyorsun?"
"Her şey normal de bir buna mı kafan takıldı?" dedi ve kendi arabasına doğru adımlarını attı.
Doğan duyduğu son cümleyle birlikte soru sorma kotasını doldurduğunu anlamıştı. Ağzını kapattı ve anneannesinin gidişini seyretti.
Yıldız birden durdu. Geriye dönüp torununa sıkıca sarıldı. Onu bırakmak istemiyordu.
Her ne kadar anneannesiyle bu kadar yakın olmak hoşuna gitse bile canı acıyordu Doğan'ın. Anneannesi istemeden fazla sıkı sarılmıştı. Bir de vampir olduğu düşünülünce biraz daha sıksa torununu kendisi öldürecekti.
"Yıldız!" dedi Doğan. Sesinden her şey kendisini belli ediyordu. Canı acıyordu.
Yıldız, torununa sarılmayı bıraktı. Arada sırada gücünü kontrol edemediği zamanlar oluyordu. Kollarını aşağıya salıp torununun gözlerine baktı. "Dikkatli ol," dedi ve yeniden torununa sarıldı. Bu sefer bir insanın gücünde sarılmaya özen gösterdi.
Doğan da zedelenen omzunu hareket ettirip tek elle anneannesine sarıldı. Sarılmanın bitmesiyle birlikte Yıldız elini kolyesine götürdü. Kendi boynundan çıkarıp torunun boynuna taktı. Kıyafetin altına sakladı. "Sende kalsın," dedi ve benliğini torununun yanından uzaklaştırdı.
İstemese de torununu tek başına bırakmıştı. Planının tehlikeli tarafı burasıydı. Kan emicileri kendi peşine çekmek isterken bir tanesinin onun peşine düşmesinden korkuyordu. İşin bu tarafı sadece şansa kalmıştı.
Doğan'ın bakışları yalnız kalmak istemediğini anlatıyordu. Duygularını belli etmemeye çalışsa da uygulamaya koyuldukları plan hakkında tereddütleri vardı. Gerçi başka bir kaçış da göremiyordu.
Anneannesinin kendisine gösterdiği lacivert renkteki arabaya ilerliyordu. Bir yandan da dışarıda oynayan çocukların seslerini dinliyordu. Saniyeler içinde kendisini geçmişte bulmuştu. Arkadaşlarıyla top oynadığı zamanları anımsamıştı. Komşuların ziline basıp kaçtıkları anlar aklına gelmişti. İstemsizce gülümsemişti. Dondurmalardan çıkan bedavalarla yediği dondurmaların tadını dahi hissetmişti adeta. Üzerini kirlettiği zaman annesinin kendisine kızmasını dahi özlemişti. Anıların var ettiği gülümsemesi, Kayıplar Ormanı'nda arkadaşlarının öldürülmesi kısmına kadardı. Yaşadıkları aklına gelince yüzündeki gülücük solmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİRİN KANI (kitap oldu)
Vampirosİnsan sandığımız kan emiciler ve normal insanlar... İnsanların farkında olmadan kan emicilerle birlikte yaşadıklarını fark etmesi üzerine neler olur sizce? Kan emiciler için durumu açık; bunu bilen insanı öldürmek. Peki ya öldüremezse? Kan emicileri...