Kurtarıcı ♤ -10

22 1 0
                                    

Bir oyunun sallanan taşları

Kaideleri zorluyor

Kader aslını arıyor

"Seçilmiş... Seçilmiş... Seçilmiş..." gecenin bilinmez bir vakti kulağına bu fısıldamaların yuva yaptığı bir kız vardı. Tatlı uykusunu zemheri gibi bölmüştü. Duymamak için kulaklarını elleriyle tıkasa da bu yeterli değildi. Yattığı yerden doğruldu ve homurdanarak annesinin odasına ilerledi. Duyduğu seslerin normal olmadığını biliyordu. Ya kafayı yiyordu ya da bilinmez boyuttan varlıklar onunla alay ediyordu. Annesini ise pencere kenarında elinde siyah bir defterle düşünceli bir halde dışarıyı izlerken buldu.

"Anne" seslendi kısık bir sesle.

Kadın tüm düşüncelerini bir sis bulutu gibi dağıttı, kızına döndü.

"Elfania" dedi.

" Sana bir şey söylemek istiyorum." Her ikisinin de ağzından aynı anda çıkan bu sözcükler; zihinlerindeki olasılıkları bastırmaya çalışan kilise korosunun sesi gibi ahenkliydi.

Birbirlerine kısa bir bakış attılar. Her ikisi de hissediyordu aslında aralarında oluşan bir tür bu gerilimi, sözcükleri tam tanımlayamasalarda biliyorlardı içten içe.

"Odana geçelim Elfania" dedi kadın kızına kapıyı işaret ederek.

Kız başını sallayarak odasına ilerledi, yatağına oturdu.

"Önce sen anlat tatlım, dinliyorum" kızının yanına oturdu, onun ipeksi saçlarını eliyle kulağının arkasına yerleştirerek yanağını okşadı.

"Birilerinin bana seslendiğini duyuyorum" kulağındaki fısıltı sahiplerinin sanki onların konuşmalarını dinlemek için kulak kabartacaklarını hissettiğinden kısık sesle konuşmaya devam etti. "Bana seçilmiş diyorlar" dedi.

"Bende seninle bu konu üzerine konuşacaktım" düşüncelerini toparlamak için gözlerini bir kaç saniyeliğine yumdu "Sen sıradan biri değilsin benim güzel kızım; sen seçilmiş bir kurtarıcısın. Kurtarman gereken birileri var; onlara ulaşmalısın. Kulağındaki o sesler birer yardım çağrısı aslında" ardından devam etti.

"Kimleri, neyden kurtarıyorum? Hiçbir şey anlamıyorum anne" kız kaşlarını çatmış tüm olayın ciddiyetini sorguluyordu.

"Dünyada çok fazla acı çeken insanları cennete yollaman gerekiyor, tatlım" kadın zoraki gülümsedi ama etrafına taşan gerçeklikleri saklayamıyordu bu yalan gülümseme; saklayabilen tek şey gecenin siyahıydı.

"Sol elini uzat bana" dedi. Kız denileni yaptı. Kara defteri bıraktı kızın eline ve lanetin geçici elçiyi işaretlemesine izin verdi. Siyah bir çember çizildi önce, beklenen buydu lakin burada durmadı. Çemberin kenarlarından dalgalar çizilerek bir güneşi oluşturdu. Şekil tamamlandığında ani bir ışık patlaması saniyelik olarak tüm odayı aydınlattı. Her yer tekrar karardığında siyahla çizilmiş güneş; tüm aydınlığı içine çekerek ışıltılı sarı rengini almıştı.

Her ikisi de şaşkındı.

"Böyle olmamalıydı" diye mırıldandı kadın. Gözleri elçilik mühründeydi; kaşları çatıktı, anlam veremiyordu. Soydan devam eden bir elçilik görevi olmadığından belki Harzon kendi Güneş'ini seçmişti. Bilmiyordu. "Normalde bir çember şekli olmalıydı; zamansızlık ve mekansızlığın işareti. Bu mühür sana bazı güçler bahşeder; ışınlanma gibi. Mühre odaklanıp olmak istediğin yeri düşlediğinde ordasındır. Ama güneş mührünün güçlerini bilmiyorum Elfania; emin olduğum tek şey bunun o çemberden çok daha fazlası olduğu. Bunu deneyecek olan sensin. Son olarak, gittiğin yerdeki acı çeken insanların bu kara kitaba dokunmasını sağlayarak onları bu acılardan kurtaracaksın." dedi, kızının alnına bir buse kondurdu. Ardından kızının kulağına "Kurtarıcı" diyerek mırıldandı ve onun odasından ayrıldı.

Eksi Sonsuz ♤ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin