Hükümdarın Kanadı ♤ -6

101 17 141
                                    

Şeytan'ın çürüyen cesedi..

Vahşi ölümün kokusu..

Paslandıran tırnaklar..

Seni çevreleyen bu karanlık..

Burada nefes almak zor ..

Yıl 1984..

Yer Japonya...

Bu kanlı lanet başlamadan önce...

Bilgisayar oyunlarının yeni geliştiği dönemdi. İnsanlar bu yeni icata oldukça ilgi gösteriyordu. Ekranda gördüğün bir şeyin hareketinin senin ellerinde olması kontrolü seven insanlar için harika bir hazdı. Bazen de başka bir karaktere bölünüp sıra dışı bir hayat yaşama şansı veriyordu; bu da gündelik problemleri zihninden uzaklaştırmak için mükemmel bir yoldu.

Bunun üzerine, bilgisayar oyunları için oldukça yoğun çalışmalar yapan Akio, gündeme oturacak bir oyun tasarlamak istiyordu. Lakin elinde etkileyici bir fikir yoktu. Bu yüzden insanı az olan, sessiz sakin bir köyde bir ev kiraladı. Oraya gidip rahatça düşünüp, bulduğu fikir üzerinde düşünmek istiyordu.

Gecenin geç saati ulaştı köye. Oranın soluk rengi ve soğuk havası adımını atar atmaz zihninde şimşeklerin çakmasına neden olmuştu.

Lanetli bir kasabadan kaçış oyunu milyonların ilgisini toplayabilirdi.

İnsanlar korkacaktı ama bu korku onların diğer bölüme geçme arzularının önüne geçmeyecekti. Oynadıkça oynamak isteyecek; ve bu, oyunu bitirinceye kadar devam edecekti.

Düşünceleriyle boğuşurken bir yandan bir elini büyük eski bir mezarlığın taş duvarlarına sürüyerek kiraladığı eve gidiyordu.

Tam o anda ise duvarın ardında bir mezar bekçisi elinde kürekle toprağı kazıyordu.

Boşta kalan eliyle alnındaki terleri sildi. Nefesini tazeledi ve "Az kaldı" dudaklarının arasından bir fısıltı gibi bu sözcüklerin çıkmasına izin verdi.

Onu, bu kadar derine gömmesinin ne gerek olduğunu düşündü biran için.

Ama gerekliydi. Onları korumak için gerekliydi.

Işıklar sönüp tüm şehir karanlığa karıştığında, sen yorganının altına girip uykuya dalmak üzere iken gölgede gizlenenlerin zamanı geliyordu. Usulca çıkıyorlardı yerlerinden ve tüm şehri karanlıkla birlikte sarıyorlardı.

Kimisi yatağının altından nefesini dinliyor, kimisi kapısı aralık dolabından seni izliyordu. Orada olduklarını belli eden ufak tıkırtılar ile kalbinin ritmini bozarak, tehlike arz etmediğin taktirde, yalnızca hissettiğin korkuyla besleniyorlardı. Gün doğduğunda ise gölgelerine bürünüp kayboluyorlardı.

Fakat bazı insanlar onları anlamadı, onları yaşatmak istemedi.

İnsan olmanın getirdiği kibirle tango yaptılar, öznel gerçeklikleriyle tüm dans alanını geçtiler. Kendileri için tehdit oluşturduklarını ileri sürerek, onları yok etmenin yolunu aradılar.

Güneş, Dünya'nın bir başka ucuna kaydığında; gece keskin karanlığını ortaya savurduğunda, onlar usul usul orada yerini alırken üzerlerine imzalan yok oluş planından haberleri yoktu.

Tek tek topladılar onları, tahta parçalarına bağlayarak tutsak ettiler. Sonrada üzerlerine bir kibrit çaktılar. Küçük bir ateşle başladı acıları, alev aldı yürekleri ve bedenleri. Ateşin yaydığı ışık mahvediyordu onları, sıcakta yanında hediyesi. Yüzleri, tenleri yavaşça çirkinleşirken intikam hırsı sarıyordu içlerini.

Eksi Sonsuz ♤ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin