Yıllar geçti

3 0 0
                                    

Yirmi beş yaşındayım. Tam yirmi beş yaşındayım ve ne zaman, nasıl buraya geldim, zaman nasıl bu kadar hızlı geçti hiçbir fikrim yok. Günleri ağır çekimde, saniyeleri yavaş yavaş tüketirken, yıllar nasıl bu kadar hızlıca geçmişti. Daha dün gibi hatırlıyorum ilk gitar çalmaya başladığımda hevesle aileme öğrendiğim ritimleri gösterirken ablamın " Bu ne böyle? Hep aynı şeyi çalıyorsun, bu da gitar çalmak mı?" deyişini. O günkü utancımı, hevesle başladığım bir şeyin daha ilk gününde aslında hiç iyi olmadığımı ve boş yere çabaladığımı. Daha dün gibi hatırlıyorum. Başka şeyleri de hatırlıyorum. Ablam üniversiteye gittikten sonra odamda tek başıma kalmaya korktuğum için annem ve babamla aynı odada kalmaya başladığım günlerde annemle babamın yorganın altında sessizce ilişkiye girmeye çalışmalarını. Annem hiç zevk alıyor muydu acaba diye düşünüyorum. Erkekler için her şey her zaman daha kolay. Sinirleniyorum yine. Öfkemin sebebi annem mi, babam mı yoksa sadece kendime mi sinirleniyorum. Annem bu kadar ezik ve sosyal anlamda zayıf olmasaydı belki bende böyle olmayacaktım. Biz de böyle olmayacaktık. Ablalarımdan da bahsediyorum. Bu hikaye sadece benim hakkımda değil. Biz üç kız kardeşiz. Sürekli savrulup duran, bir türlü yolunu bulamayan, artık yetişkin olmuş ama hala çocuklukta sıkışıp kalmış üç kız kardeş. Şimdi de babamı hatırlıyorum. Yeni aldığı ikinci el kırmızı Broadway'i ile güneş gözlüklerini takmış sokaklarda fink atıyor. Güneş gözlüğü taktığı için havalı olduğunu mu düşünüyor oysa çokta iyi olmayan eski bir arabaya binmiş havalı olmaktan oldukça uzak gözlükleriyle araba süren yaşlı bir adam sadece, diye düşünüyorum. Koltuğa kendimi iyice gömüp gizlemeye çalışıyorum. Arkadaşlarım beni görmesin diye. Babama üzülüyorum kendini havalı sanıyor diye. Sonra amcam aklıma geliyor. Babamla amcam yıllarca ev, aile, çocuklar, araba gibi her konuda yarıştıkları için belki de araba almak babam için gerçekten bir başarıydı. Kendini güçlü hissediyordu. Yine sinirleniyorum. Biz kendimizi fakir sanırken, çocuk aklımızla yoksul olduğumuz için üzülürken sınıf arkadaşımın teyzesinden babamın maaşının yüksek olduğunu aslında bizi kandırdığını öğreniyorum. Daha 6. Sınıftaydım ve arkadaşım üzülüyordum. Annesi onu bırakıp erkek kardeşini alıp kaçtığı için. Erkek çocuğunu ona tercih ettiği için. Annesi yok diye onunla arkadaş olmuştum. Zaten çocukken nerede yalnız, tuhaf ya da hikayesi olan biri var hep onunla arkadaş olurdum. Lisede de Necati vardı "Kürt Necati" gizlerdi Kürt olduğunu. Kimse de ağzına almazdı onun nereli olduğunu. Okula hep yalnız gelip yalnız giderdi. Sonra birlikte yürümeye başladık okula. Tek arkadaşı bendim. Sonra ona ne oldu bilmiyorum. En son askere gittiğini duydum galiba. Sonrası yok. Zaten sınıftaki erkeklerin çoğu asker ya da polis olmuş. Şaşırmadım. Zaten iyi bir lise de değildi bizimkisi. Düz liseydi. Anadolu ya da fen lisesi değil. Hiçbir şey başaramayanların, sınavı kazanamayanların, tembellerin, tabiri caizse ipsiz sapsızların gittiği lise. Lise tercihlerinin sonuçlarının açıklandığı günü hatırlıyorum. Kimseye sonucu söylemeden akşama kadar beklemiştim. Sanki kimseye söylemezsem gerçek olmayacaktı. Ama akşam komşumuz gelip senin kız ne yaptı diye babama sorduğunda artık saklayamamıştım. Bana kızdıklarını hatırlıyorum. Gözlerindeki hayal kırıklığını hatırlıyorum. Diğerleriyle yarıştırabilecek son çocuktum ve başarısızdım. Utancımı anımsıyorum. "Sana çalış dedik bizi dinlemedin! Yazıklar olsun! Emeklerimiz boşa gitti! O kadar masraf yaptık senin için!" Kedimi suçlu hissediyordum. Onlara yük oluyordum her zaman. Başarısız, korkak, hiçbir işe yaramayan biriydim. Neden vardım? Neden yaşıyordum? Neden bu kadar utanıyordum? Neden beni sevmiyorlardı? Annem beni seviyordu ama onu gururlandıramıyordum. Ne güzel gitar çalabiliyorum, ne sınavı kazanabiliyorum. Tek başıma uyumayı bile beceremiyorum. Neyi başarabiliyorum ben hayatta? Başarı nedir? Başarıya nasıl ulaşabilirim? Her başarısızlıktan sonra annemin uzun konuşmalarını dinleyip ona acıyordum. Çektiği çileler, ev hanımı olduğu, okumadığı için ne kadar ezildiği. Vicdan azabı çekiyordum. Utanç duyuyordum. Utanç duyuyorum. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 25, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Siyah NotlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin