24.Bölüm

27 2 0
                                    






🌟





Karanlık bir ormanda çiseleyen yağmur altında arabamın kaportasına yaslanmış sigara içiyordum.

Siyah botlarım çamura bulanmış, saçlarım ıslanmaya başlamıştı.

Bir araç sesi geldi, araba farları bulunduğum yeri aydınlatırken gözümü kırpmadan bakmaya devam ettim.

Araba önümde durdu, Pars sürücü koltuğundan indi.

"Çok beklettiysem özür dilerim."

"İstihbarat nereden biliyor?"

Önden dolaşarak ön koltuğun kapısını açtı. "Buyrun, arabada konuşalım. Yağmur yağıyor, hava soğuk. Üşüyeceksiniz."

Aramızda ufak bir bakışma geçerken kaportadan ayrıldım, ona doğru ilerledim. Yanından geçerek arabaya bindiğimde kapıyı kapatmıştı. Deri kabanımın cebinden metal kutuyu alıp sigaramı içinde söndürerek izmaritini içine koyup kapattım.

Pars sürücü koltuğuna geçerken telefonuma gelen çağrıya baktım.

Mert arıyordu.

Her gün arıyordu, açmıyordum.

Onu affedemezdim.

Aramayı reddederek telefonu cebime attım, Pars'a baktım. "Oyalama beni." dedim ters bir ifadeyle. "Önce yüzüklerimi neden aldığını sonra Gölge olduğumu nasıl öğrendiğini söyle."

Pars rahat bir ifadeyle bana bakarken dikkatle inceliyordu.

"Yüzükler masadaydı, siz gittikten sonra yeniden girdim odaya. O aceleyle bir iz bırakıp bırakmadığınızı anlamak için, buldum ve aldım. Orada kalmamalıydı. Bende olduğunu anlamanız için de not bıraktım. Hiçbir sorun olmadı, Ares'e teslim ettim. Şimdi de sizin parmağınızdalar."

Göz ucuyla yüzüklerime baktım, yeniden Pars'a döndüm.

"İkinci sorunuza gelecek olursak." dedi. "İstihbarat iki yıl önce öğrendi. Siz Kenan Karadağ'ın elinden kurtulduktan bir süre sonra yeniden cinayetler başlamıştı. Gölge aylarca hiçbir cinayet işlememiş birden katliamlar yapmaya başlamıştı. Bir haftada on dokuz kişiyi zehirleyerek öldürdünüz, bir ayda ise üç yüz kırk iki kişiyi. Tabi hepsi zehirle ölmemişti. O öfkeyle o acıyla herkesin canını yakmak istediniz. Dikkatsiz davrandınız ve açığa çıktınız."

"Kimler biliyor bunu?"

"Bunu size söyleyerek masum insanları riske atamam ancak sayıları beşi geçmez. Sessiz kalma sebepleri işlerine yarıyor oluşunuz. Öldürdüğünüz kişiler suçlu insanlar, suç örgütlerinin üyeleri hatta terör liderleri. İtiraf edemeseler de çoğu hamlenizi destekliyorlar. Sadece Türkiye'ye ait bir sorun olmadığınız için üzerinize düşmüyorlar."

"Cinayetlerimin bazıları medyaya yansımıyordu. Onlar mı engel oluyordu?"

Başını hafifçe salladı. "Ucu önemli kişilere dokunurlarsa engel oluyorlar."

"İkiyüzlülük bu."

Hafifçe güldü. "Kimin umurunda? Herkes istediğini alıyor."

"Takip ediliyor muyum, izleniyor muyum?"

"Hayır, güvendesiniz. Ellerinde keskin bir kanıt yok kanıt toplamaya çalışıyorlar ancak elde edemiyorlar. Çok temiz çalışıyorsunuz."

"Gölge olduğumu biliyorlar ama bir kanıt yok mu?"

"Sizin varlığınıza dair bir kanıt dahi yoktu." dedi. "Babanız sizi sahte isimlerle bu zamana kadar korudu. Mira Karaman yalnızca bir efsaneydi. Keşke efsane olarak kalsaydı, Mira Atalay tamamen hayalkırıklığı."

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin