29.Bölüm

22 2 0
                                    




İlk defa bir güne böylesine huzurla, neşeyle uyanıyordum.

Bu yatakta önce normal iki insan olarak uyumuş sonrasında evli olarak uyumuştuk. Dün gece ise tamamen birbirime eş olarak uyumuş, yeni güne geride kalanlardan farklı olarak gerçekten evli olarak başlamıştık.

Bu zamana dek birçok kişiyle birlikte olsam da hiç hissetmediğim şeyler benliğimi dün geceden beri sarmalıyordu. İlk kez aitliği hissetmiştim, onun bana benim ona ait olduğumuzu hissetmiştim. Ben Ares'in olmuştum, Ares benim.

Göğsümde derin soluklarla uyuyan adam tam anlamıyla bu hayatta sahip olduğum tek şey gibiydi. Parmaklarım saçlarıyla buluşmak için kasılırken ipek gibi olan saçlarını okşadım. Parmaklarım saçları arasında gezintiye çıkarken Ares temasım sebebiyle uyanmıştı. Verdiği sert soluk göğsüme çarparken yutkundum, tüylerimin diken diken olduğunu hissediyordum. Birkaç saniye içerisinde uykudan tamamen koptu. Biraz doğruldu ve bedenini bedenimin yanına devirdi. Ben onu izlerken belimden kavramış, beni kendisine çekerek saçlarıma bir öpücük kondurmuştu.
Boğuk bir sesle "Günaydın." dediğinde kendimi kedi gibi hissederek ona sokuldum. "Günaydın."

Sıcaklığını hissetmek beni rahatlatıyordu. Kokusunu soluyabilmek adına başım boynuna gömülmüştü. Ufak bir alayla "Sabahları gergin olursun genelde." dedi. "Bakıyorum fazla uysalsın?" Minik bir gülüş çıktı boğazımdan, "Keyfim yerinde." diyerek dudaklarımı tenine bastırdım. "Öyle mi?" diye sordu keyifli bir tavırla. "Güzel bir gece geçirdin galiba?"

"I-ıh." diyerek başımı hafifçe salladım. "Güzel bir gece değildi, muazzam bir geceydi. Arada çok fazla fark var."

Hoş gülüşü doldu kulaklarıma, sesini daha çok duymayı diledim.

Saçlarıma kokulu bir öpücük kondurarak "Saat kaç olmuş?" diye sordu, biraz gerileyerek arkasında kalan saate baktı. "Öğleye geliyor. 11.49."

"Öğleye gelmiyor öğle olmuş. Sadece saat on iki sana öğle gibi, saat altı da akşam gibi geliyor."

"Çok bilmişlik yapıyorsun hep." dedi. Ardından "İyi misin?" diye sorduğunda başımı salladım. "Gayet iyiyim. Kahvaltı yapalım, çok acıktım."

"Tamam." diyerek yavaşça doğruldu. Yataktan kalktığında bana arkasını dönmesiyle gözlerimi sırtındaki ve omuzlarındaki izlerde gezdirdim. "Sanatçılığımı senin üzerinde de kullanmışım." dediğimde berjere oturup hoş bir tavırla sırıttı. Altında eşofman vardı ancak uyurken bir şey giymediği için üzerinde bir şey yoktu. Bir sigara yaktığında bende doğruldum, elimi saçlarımdan geçirerek biraz gerindim. Yeşilleri bedenimde geziniyordu. Sabaha karşı duş alıp uyuduğumuzdan giyinmiştik ancak o uyumadan hemen evvel geceliğimi çıkarttığından üzerimde yalnızca iç çamaşırlarım vardı.

Ufak bir alayla "Benden de sanatçı olurmuş." dediğinde bedenime bıraktığı izleri kastettiğini anlamıştım.

Karnımdan aşağıyı kapatan yorganı sıyırarak yataktan kalktım. Ağır adımlarla ona doğru ilerlemiştim. Sehpadan paketi alıp dudaklarıma bir dal yerleştirdim. Ares beni kendisine çekerek kucağına oturmamı sağladı, sehpadan aldığı çakmakla sigaramı yaktı. Derin bir nefes aldım, hafif kıstığı yeşilleriyle beni izleyen adama baktım.

Zihnimde dönen mesaj kendisini hatırlatırken keyfim kaçmıştı.

'Nare Aksoy'u bulduk.'

Nare'yi, Ares'in sevdiği kadını bulmuşlardı. Hala onu seviyor muydu, bilmiyordum ancak onu sevmesini istemiyordum. Bu mesajı Ares'le paylaşmayı istemiyordum.

"Ne oldu?" diye sorarak saçlarımı tek eliyle nazikçe toparladı, okşayarak çekti elini.

"Sana bir şey söylemem gerekiyor."

MEYUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin