1.BÖLÜM:KAÇIŞ

40 2 0
                                    

_Senin adın ne? Sen de mi ailenden kaçıp buraya geldin.
Serdar, düğün sırasında alacağı cevaba şaşıracaktı. Ama yine de buradan nefret etmeye devam edecekti. Hasta annesinin yanından kaçıp buraya kadar gelmişti. Amacı Çin'e gidip iş bulup felç annesini iyileştirmektir. Fakat bu şehirde onu tutan bir şey vardı. Bunu hiçbir zaman bilemeyecekti. Türkiye sınırını geçemiyordu bir türlü.
_ Adım Mert, 15 yaşındayım. Annem ile babam boşandı. Ben de ikisini de sevmediğim için polis amcamın yanına geldim. Ben onu çok seviyorum. Peki ya senin adın ne?
_ Serdar... 23 yaşındayım. Babam anneme sürekli şiddet uyguluyordu. Birgün annem olanlara dayanamayıp babamı öldürdü. Kendisi hapisten kaçıp evime gelirken kaza yaptı. Felç oldu. Ona bakmak için Çin'e gidecektim. Fakat beni burada tutan bir şeyler var. Ne olduğunu da bilmiyorum.
_Bu galiba... Mert parmağıyla silahlı adamları gösteriyordu. Amacı bu düğundeki düşmanları olan damadı öldürmekti.
_Hadi kaçalım.
Mert ile Serdar koşar adımlarla oradan uzaklaşırken saldırıyı gerçekleştiren Kasım adındaki bir adam, eliyle onları gösteriyordu.
_ Kardeşlerim şurada iki çocuk vardı. Galiba polise gittiler. Amacımız damadı öldürmekti öldürdük. Şimdi diğerlerini bırakın. O çocukların peşinden koşalım.
3 kardeş hep bir ağızdan:
_ Tamam, dediler.
Öte yandan Mert ile Serdar, şehrin sonuna gelmişlerdi bile...
_ Ne yapacağız şimdi?
_ Şu sağ taraf otogara gidiyor. 500 metre ileride... Amcam beni oradan almıştı. Oradan gizlice bir Ankara otobüsündeki bagaja binip bu şehirden ayrılacağız.
_ Güzel plan...
Mert ile Serdar koşmaya devam ediyorlardı. Sonunda otogara varmışlardı.
_ Sayın yolcularımız, Hâkkari istikametinden Ankara istikametine gitmekte olan otobüs kalkış yapmaktadır. Herhangi bir otobüse yetişememe durumunda şirketimiz sorumlu değildir. Keyifli yolculuklar dileriz. Otobüsün bagajları açılmış, sanki Mert ile Serdar'ı bekler gibi bagaj kapağı kapanmıyordu. Mert ile Serdar koşmaya devam ettiler ve sonunda otobüs bagajına bindiler.
O sırada Kasım, bir yandan ikiliyi arıyor, diğer yandan da kardeşlerini azarlıyordu. Onlar da yaya idi.
O sırada küçük kardeş İbrahim, çocukların otogarda olduğunu düşünerek sağa doğru koşmuştu. Uzaktan baktığında çocukları görüyordu. Otogara yaklaştığı sırada gördüğü manzara abisini kızdıracak türdendi. Meğerse ikili Ankara'ya gidecekmiş. Artık çok geçti. O sırada telefonu çalar, büyük abisi Kasım aramaktadır.
_ Alo akılsız neredesin? Biz çocukları bulduk bile... Meğerse aileleri kayıp ilanı vermiş. Biz de onların aileleri gibi davranacağız. Hatta bunun için kılık bile değiştirdik. Sen neredesin?
_ Hı hı tabi tabi. Abi, az önce çocukları Ankara otobüsünün bagajında buldum. Ama yakalayamadım. Otobüs gitti.
_ Ulan senin ağzın ne söylüyor. Eyvah eyvah, ailelerinin yanına gidiyorlar. Onları ailelerden önce bulmalıyız.
_ Tamam abi hadi bye.
_ Ulan andaval sen "Allah'a ısmarladık" lafını nasıl ögreneceksin? Asıl sana bye. Çocukları bulamazsan senin evde yerin yok...Telefonu kapatır.

ÖLESİYE MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin