2.BÖLÜM:VARIŞ

44 2 0
                                    

Mert ile Serdar'ın otobüsü Gaziantep'te mola vermiş, onlar da yemek yemek için mola verilen restauranttan yemek çalıp, bagaja geri dönmüşlerdi. Şimdi otobüsün ilerlemesini bekleyeceklerdi.
Öte yandan Serdar'ın annesi Ankara'nın Samsa semtindeki evinde hüzün dolu günler yaşıyordu. Kalkamıyordu yerinden. Yaşadıkları hüzün ve elem dolu bir azaptı sanki. Onu kardeşinden daha çok seven biri vardı. Adı Selma idi. Serdar'ın annesi Meyra hanımın çocukluk arkadaşıydı. Bu arkadaşlık daha uzun sürecek gibiydi. Selma, sırf arkadaşı Meyra için eşinden ayrılmış, Meyra hanıma bakmak için onun iki katlı müstakil evine yerleşmişti. Aslında Meyra'yı tekrar eski sağlığına kavuşturacak tedavi ona çok yakındı. Fakat çok pahalıydı. Meyra hanım sırf tedavisi için oğlunun Çin'e gittiğinin farkındaydı. Selma ise televizyonu açmış, onun yanında haberleri seyrediyordu. Bir de ne görsün! Ülke, Serdar ve Mert isimli iki çocuğun ve Azra isimli bir kadının Hâkkari'de bir düğünde öldürüldüğünü konuşuyordu. Herkes onlara
üzülüyordu. Derken arkadaşı Meyra'nın bayıldığını gördü.
_ Meyra, Meyra iyi misin?
Meyra, bir türlü uyanmıyordu. Selma hanım ne yapacağını şaşırmıştı. Tek çaresi ambulansı aramaktı...
...
_Mert, kimlikler nerede?
_Burada, dedi Mert gülerek...
_Gösterebilir misin bana?
_Tabii ki...
Birden ne görsünler. İki kimlikte kendi isimleri yazmıyordu. Öldürülen 23 yaşındaki damat Mehmet'in ve öldürülen 15 yaşındaki damadın erkek kardeşi Mahmut'un ismi yazıyordu.
_ Allah'tan yaşlar tutuyor, yoksa işler yaş...
_ Ne yapayım? O oğlanla çantalarımızın rengi aynıydı.
_ Olabilir öyle şeyler...
Diğer yandan 4 kardeş Kasım, Ahmet,Mustafa ve İbrahim; ikiliyi ararken şehrin girişinde bir kahvehanede oturmaya karar vermişlerdi. Şanslarına kahvehane ahalisi okeyi bırakmış, televizyon izliyorlardı. Bir de ne görsünler! Aradıkları ikilinin bir düğünde öldürüldüğü ortaya çıkmıştı.
_ Abi bu bizim düğün değil mi?
_ Hı hı.
_ Nasıl olur biz o ahlaksız Memo'yu ve kardeşi yerine yanlışlıkla o iki veleti mi öldürdük?
_ Hani onlar Ankara'ya kaçmışlardı? Daha bu çayın ne olduğunu bilmeyen adam tabii ki çocukları gördüğünü de unutur. Ah benim garip anam ah! Seni doğuracağına taş doğursaydı keşke!
_ Öyle deme abi sonuçta benim de bir giderim var. Ahmet söze karışarak:
_ Sus lan salak herif... Senin yüzünden bir çuval inciri berbat ettik. Bir de o ahlaksız Memo'nun babası geliyormuş, derken
kahvehaneye giren biri, onları baya şaşırtmıştı. Bu kadarını da beklemiyorlardı.
_ Şom ağızlı...
Kahvehaneye giren Kenan Bey, onlara bağırarak:
_ Artık sonunuz gelmiştir, dedi. Kahvehane ahalisi şaşırmış, bir yandan Kenan Bey'i tutmaya çalışıyor; diğer bir yandan da bu 4 kardeşi kahvehaneden çıkartmaya uğraşıyorlardı.
_ Tutmayın beni, yalan söylüyorsunuz. Oğullarım öldü, hem de gözlerimin önünde... Bunlar da ölecek.
Kenan Bey, havaya 3 el ateş eder; ancak sonra... Sonrası malum...
İbrahim vurulmuş, oracıkta can vermişti. Kenan Bey'in elinden silahı alan kahvehane sahibi, silahı 4 kardeşten Kasım'a vermiş; o da kahvehane ahalisi tarafından sıkıştırılan Kenan'ı vurup kardeşleriyle birlikte oradan koşar adımlarla uzaklaşmıştı.

ÖLESİYE MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin