BELKİ 🔑 Bölüm 1

2.7K 215 173
                                    

Selam canlarım...

Kahramanlarımızın isimlerini daha önce KB'de sizler önermiştiniz. Hepinize tekrar teşekkür ediyorum ve klasik sorumuzu soruyorum.

Kimler benimle birlikte bu yolda?

Keyifle okuyun...


Bavulumu Arnavut kaldırımlı sokakta güçlükle çekerken attığım her adıma denk gelen küfürlerimin bir bölümü kendimeyken büyük bir bölümünü hayatımdaki ikiyüzlü insanlara ithaf ediyordum ve çok minik bir kısmı da araç trafiğine kapalı olan lanet yolaydı.

Yirmi sekiz yaşında kariyerimin zirvesindeyken evsiz, ailesiz ve en önemlisi parasız kalmış olmam eski kocamın suçu olsa da ona misilleme yapmak için hiç tanımadığım bir adamla üstelik boşanma davamız sonuçlanmadan yatmam tamamen benim suçumdu.

Ah, adamla yattığım için suçlu değildim kesinlikle. Suçlu olduğum tek konu genç yaşımda Akif denen öküz kocama âşık olmam ve bu aşkın ölene dek süreceğine inanmamdı. Evlendikten sonra aşkın öldüğüne her genç aşık gibi inanmayı reddetmiş ve bu salaklığımın sonucunu bizzat tecrübe ederek öğrenmek zorunda kalmıştım. Çok zor bir süreç değildi aslında. Kendimden, karakterimden ve yaşam enerjimden feragat etmiş, bir noktada kendimi dahi tanıyamaz hale gelmiştim.

Kızgın, kırgın ve nefret doluydum.

Salak mısın Cemile, sorusunun muhatabı, bir de bayıl istersen Feriha'nın ana karakteriydim ve en kötüsü Kemal'im yapmaz, diyen o su katılmamış geri zekâlı kadınlardan biriydim.

Akif'im yapmıştı. Beni iki arada yorulmamak için olsa gerek, sırf ulaşım kolaylığını sağlamak adına karşı apartmandaki kadınla aldatmış ben de her akşam balkonda oturma aşkını temiz hava alma isteğine bağlamıştım. Akif beni öylesine baskılamıştı ki hiçbir davranışının altında kötü niyet aramamıştım. Aldatılınca açılmıştı gözlerim. 

Fakat Akif neredeyse beni aldatmasını haklı çıkartacak kadar sağlam bir savunma yapmış, başta ailemden olmak üzere tüm çevremden onu affetmem gerektiğine dair baskılar görmüştüm. 

Affetmemiştim!

Affetmem söz konusu bile olamazdı. Boşanma davasını açmadan önce anne ve babama sığınmıştım her evlat gibi. Beni sarıp sarmalarlar sanmıştım lakin onlar aldatıldığım gerçeğinden çok kızlarının boşanacak olmasından rahatsız oldukları için olsa gerek türlü oyunlarla kocama dönmem için baskı yapmayı tercih etmişlerdi. Kimliği belirsiz el alemin düşünceleri onlar için daha önemli, benim yaşadıklarım ise sıradandı. Erkek adam faktörü malum, Akif'im yapmıştı minicik bir hata. Biraz naz yapıp affedivereydim onlara göre.

Sancılı boşanma sürecim ailemle sınırlı kalmamıştı. Akif ile aynı hastanede çalışmamız da hayatıma yön vermemi zorlaştıran bir etkendi. Fizyoterapist olarak ben, hastane yemekhanesinde ahçı olan ondan daha faydalı işler gerçekleştirsem de kendini affettirmek için uğraşırken beni aldatmaya devam eden kocamı aldattığım için o değil, ben suçlu sayılmıştım. Toplum beni namussuzlukla suçlarken anne ve babam alınlarına leke sürdüğüm gerekçesiyle beni evlatlıktan reddetmiş, banka hesabımdaki maaşım haricinde beş kuruşsuz bir şekilde sokağa atmışlardı. 

Hastaneden bahsetmek bile istemiyordum. Akif'in yaptıkları iş arkadaşlarım tarafından kolayca unutulurken ben resmen ünlü olmuş, dost sandığım kişilerin ayın elemanı yerine ayın orospusu olarak benim fotoğrafımı asmalarına ramak kalmıştı. Başhekime kadar ulaşan haber neticesinde hastanenin etik politikasını çiğnediğime hükmedilmiş, taşlanarak öldürülemeyeceğim için de iş sözleşmemin feshine karar verilmişti.

Kocamı aldattığımı ulusa sesleniş misali herkese yayan en yakın dostum sandığım düşmanıma rağmen yıkılmış değildim aslında. Evet, şaşkın ve çizeceğim rotada kararsız olabilirdim ama bunun içinde kesinlikle yıkılmışlık yoktu. Aslına bakarsanız arınmış gibiydim. Yüklerimden arınmış, hayatta tek başıma olduğumu görerek bu hiç bilmediğim yere gelmiştim.

Biraz pişmanlık vardı tabi. Bir de içimde anlamlandıramadığım bir boşluk ama geçerdi nasılsa. 

Bavulumu çekmek için harcadığım güce ve etrafımda insanlar olmasına rağmen kimsenin yardım etmemesine bakılırsa kimse kimseyle alakadar değildi geldiğim bu yerde ve ben yatılı bir fizyoterapist olarak en azından hayatımı kurana kadar rahatlıkla yaşayabilirdim burada.

Telefonum girdiğim adrese ulaştığımı söylediğinde bavulumu güçlükle kaldırıma çıkartarak   önce taş konağa sonra sokağın yanında sıralanmış evlere baktım. Yalnız ve yabancı olduğum bu yerde küllerimden doğmaya kararlıydım kesinlikle.

Kapının zilini çaldıktan sonra derin bir nefes alarak bekledim ve açılan kapıdan içeriye belki faydası olur diye sağ ayağımla ilk adımımı attım.

Yeni hayatımın ilk adımıydı bu.

Belki en önemli adımı...

Belki kaderim ve belki de hep beklenen...


İlginizi çekmiştir umarım..

Ve canlarım, kızımıza dair minik bir kesit okuduk. Akif ile yaşadıklarını detaylı öğreneceğiz ileriki bölümlerde. 

Aşkla kalın...

BELKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin