1 ∫ Kan Bağı

284 38 16
                                    

BÖLÜM 1:

"Kan Bağı"

(Spotify çalma listesi için kodu okutabilirsiniz)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Spotify çalma listesi için kodu okutabilirsiniz)

Adettendir başladığınız tarihi buraya yazın lütfen 😍🌸

#Eurielle – City of the Dead

#Black Sabbath – War Pigs

Dersin başlamasına dakikalar kala öğrenciler akın akın sınıfı doldurmaya başladı. Günün ilk dersi olduğundan onlarca solgun ve uykulu yüz huysuzca ortalıkta dolanıyordu. O an okulda değil de alternatif bir zombi filminde olduğumu düşündüm. Feri gitmiş kanlı gözlere, paralize olmuş gibi mekanik ve iradeden yoksun davranışlara ancak zombiler sahip olabilirdi. Tabi bir de öğrenciler...

İtiş kakışlar içinde insanlar sıralara yerleşmeye çalışırken kalabalığın arasında kaybolmamak için girişe uzak olduğu için daha az tercih edilen merdivenlere yöneldim. Temastan hiç hazzetmezdim. Kimse de benimle temas kurmayı sevmezlerdi zaten. Temasımın bedenlerinde bıraktığı huzursuz elektriklenmeden hoşlanmazlardı. Dokunuşum yün dolu bir havuzda dans etmiş gibi statik elektrik doluydu. Benim hoşnutsuzluğum ise tamamen kişisel alan kaygısından kaynaklıydı. Onlardan olabildiğince uzak durup amfinin üst sıralarına çıkan merdiveni tırmanmaya başladım. Normal bir merdivenin iki basamağına bedel olan on basağı aceleyle kat ettikten sonra yüz kişilik amfinin en ücra köşesine oturdum. Buraya dersten kaytarmak ya da sevgilisiyle fingirdeşmek için gelenler dışında pek gelen olmazdı. Hem hocayı duymak zor olduğu için hem de tahtayı görmek imkânsız olduğundan her zaman boş olurdu. Bu da benim işime gelirdi. Henüz dönemin ilk dersi olduğundan sınıfta pek fazla kişi yoktu. Ekle-bırak haftası bitene kadar da derse fazla gelen olmazdı yoklama alınmadığı için. Zaten günün ilk dersi olduğundan kimse o kadar uzağa gitmeye tenezzül etmemişti. Öğrenciler bulduğu ilk sıraya yerleşip çoktan uyuklamaya başlamıştı. Tanrı aşkına kimin aklına gelirdi sabah 8.40'a ders koymak?

Kendi küçük krallığıma sahip olmuşçasına eşyalarımı pencere kenarındaki üç kişilik sıraya yayıp pencerenin dibine oturdum. Muhtemelen hocanın kürsüsünden nohut tanesi kadar küçük görünüyor olmalıydım. Ders dışında bir şeyle uğraştığımı anlamazdı. Zaten derse katılıp katılmadığımıza önem vermedikleri için beni burada rahatsız eden pek olmazdı. Arada birkaç idealist asistan hoca dikkatleri derste tutmak için ders kuralları konusunda katı davranırdı ama neyse ki bu dersin hocası yetmişine merdiven dayamış, öğrencilerin dersi dinleyip dinlememelerine önem vermeyen bir hocaydı.

Çantamdan tabletimi çıkarıp en son yaptığım çalışmamı detaylandırmaya başladım. Karanlık bir ormanın içinde yeşil gözleri dışında pek bir detayı belli olmayan siyah bir panterle poz veren bir savaşçı Elf kadını sırtı dönük bir şekilde omuzunun üzerinden, haşince ekranın ardından bana bakıyordu. Rüzgârda savrulan kan kızılı saçlarına düşen karanlık gölgeler kadını daha da vahşi gösteriyordu. Kedi gibi hafif çekik yeşil hareli gözleri panterinkilerle aynıydı. Onlara biraz daha hare ekledim. Normalde Elf kadınları daha narin ve zarif bir şekilde resmedilir. Benim çizimim genel geçer anlayıştan fazlasıyla farklıydı. Yaptığım çizim fantastik bir evrende geçen savaş oyununun güncellemesine eklenecek yeni avatarlar için bir taslaktı. Yerel bir mobil oyun şirketi bünyesinde farklı tasarımcıları da bulundurmak için çaylakların da başvurabileceği bir tasarım yarışması açmıştı. Ben de fırsatı değerlendirip yarışma için şansımı denemek istiyordum. Yarışmayı kazanırsam hem çalışmam dünya çapında sevilen bir oyunda yer alacaktı hem de beş bin dolar gibi bir öğrenci için gayet iyi bir miktarda ödül kazanacaktım. Yarışma ilanını görür görmez çalışmalara başlamıştım. Öncelikle oyunu indirip avatarları ve özelliklerini inceledim. Erkek avatarlar uzun boylu iri vücutlu bolca yara izi olan vahşi karakterlerdi. Kadın karakterler ise uzun bacaklı, ince belli ve geniş kalçalı oldukça feminen görünen güzel yüzlü kadınlardı. Gerçek olamayacak kadar büyük duran memeleri ile bir savaşçıdan çok seks objelerine benziyorlardı. Bu özellikler beni rahatsız etmişti açıkçası. Hele kıyafetleri! Erkek savaşçılar baştan aşağı zırhlarla ve koruyucu giysilerle kaplanmışken kadınlar kış temasında bile ancak fantezileri süsleyebilecek tarzdaki mini ve dar kostümleriyle bir kadına ait olmak için bile çok tiz olan seslerle bağırıp çağırarak savaşıyordu. Peh! Ben bu oyunu bozarım diye düşünerek stereotiplerin ötesinde bir kadın çizmeye başladım. Tepkim beni o kadar çok çileden çıkarmıştı ki ne yarışmada elde edebileceğim ödülü ne de başarıyı düşünmeden çalışmaya başlamıştım. Sonuçta kalın ve kaslı bir gövdesi olan kısa bacaklı, futbolcu baldırlı yüzündeki kusurlarıyla dikkat çeken bir kadın savaşçı ortaya çıkmıştı. Kızıl saçları kanla boyanmış gibi vahşice havada süzülüyordu. Saçlarının biraz daha detaya ihtiyacı olduğunu düşünerek tüm becerilerimi onun üzerinde yoğunlaştırdım. Benim sıradan kadın savaşçım seçilirse eğer bundaki en büyük etken vahşi saçları olacaktı şüphesiz.

KAN FIRTINASI - Lilith'in Kızları Serisi 1. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin