6

764 58 63
                                    

Hayatımın bir çok yerinde, kendimi yetersiz hissettiğim ve durup içinde bulunduğum durumu sorguladığım zamanlar o kadar çok oldu ki. Henüz beş yaşındayken anne ve babam boşandığında ve babam bizi terk edip gittiğinde, ortaokulda ilk kez kavgaya karışıp dayak yediğimde, Tae'yi sevdiğimi fark ettiğimde, sevdiğim ikinci adamın da sevdiğim birinci adam gibi beni terk edip başka bir ülkeye gittiğini öğrendiğimde, Felixle tanıştığımda ve yeniden aşık olduğumu hissettiğimde.. ilk aşkım geri geldiğinde ve şimdi diğerlerinden fazla olmasa bile en az  diğerleri kadar sorguluyordum içinde bulunduğum durumu.. Kolumun altında minicik kalmış sevgilim, yanımızda çember şeklinde oturan arkadaşlarım ve tam karşımda gözlerini dikmiş boş bakışlarıyla bizi izleyen bir adet taehyung..

Onunla en son mesajlaşmamızın üzerinden iki hafta geçmişti. Başta bazı şeyleri sindiremesem bile iki gün sonra sevgilimin aile seyahatinden dönmesi ve taeyi bir daha görmememle birlikte zihnimde bulanan sular yeniden berraklaşmış ve içimdeki bütün sevgi ve şefkati kolumun altındaki çocuğa aktarmaya devam etmiş birlikte özlemimizi gidermiştik.

'Demek 2 sokak ötedeki kafe senin? Orada eskiden yaşlı bir amcanın fırını vardı. Ekmekleri cidden güzeldi ve ben onun kapanmasına üzülmüştüm ama sonra senin kafenden bir sufle aldım ve bu cidden efsane diye düşündüm yani başka güzel ekmek yapan bulunur ama ya sufle yapan?'

Jungkook hızlı hızlı konuştuğu için nefesi tükenmiş ve bir bardak su içmişti.

'Evet suflelerimiz gerçekten özeldir. Yoonginin en sevdiği tatlı.'

Karşımda oturan çocuk boş bakışlarını bu defa yüzüme çevirdiğinde ben de karşılık verdim. Her ne kadar ona 5 saniyeden uzun bakamıyor olsam bile yüzünün düştüğünü fark ettim. Bir zamanlar tatlıdan nefret eden bünyem onun sayesinde çikolataya alışmış hatta dünyada en sevdiğim şeylerde top 3e suflenin girmesine neden olmuştu.

'Şimdi yunanistanda bir şube açtım. Geçen sefer hem onun açılısını yapmak hem de ailemi ziyaret etmek için gittim oraya.'

'Yunanistan ne alaka ya?'

Felix olabilir gibi daha da sırnaşırken huzur olduğunu hissedebiliyordum.

'Ailem orada.'

Ellerimi yumuşak saçlarına daldırıp bir kediyi sevser gibi sevmeye başladığımda anında gevşeyen bedenini biraz daha üstüme çektim.

Tae'nin gözü ellerimdeydi. Namjoon hyungun, Jin hyungun yanağını okşayan elinde değil benim elimde..

Onu dikizliyor gibi görünmek istemediğim için etrafıma şöyle bir baktım. Namjoon hyung ve Jin hyung sohbet etmek için koltuğa geçmiş yalnızca ben, jungkook,jimin felix ve tae yerde minderlerin üzerinde oturuyorduk.

Gözlerim Namjoon ve Jin ikilisine takıldı. Belki de ben Taeyi sevmeyip onu ülkeden gitmesine neden olmasam şu an Namjoon hyung yerine o olacaktı. Bana kızgındı muhtemelen nefret ediyordu benden ya da unutmuştu bilemiyorum.

Jin hyungun üzerinde gezdirdim bakışlarımı gerçekten yakışıklıydı.  Herkesin dikkatini çeken yakışıklı bir yüzünün olması yanı sıra, uzun boylu, kibar kültürlü ve duyarlı birisiydi. Onu hep kıskanmıştım sebepsizce bende olmayan her şey sanki onda toplanmış gibi geliyordu.

O varken kimse beni sevmezdi. Bu durumda ben hep ikinci sıradaydım..

'Sen neler yaptın Tae. Hiç sevgilin oldu mu?'

Jimin'in sorduğu soruyla kollarımın altında kasılan bedene baktım. O tabi en başında beri tüm gerçekleri bildiği için ister istemez huzursuz oluyordu.

'Olmadı' diye atladı Jungkook. O kadar asosyaldi ki anlatamam. Gece dışarı bile çıkmıyordu. Sürekli kitap okuyordu. Şiirler yazıyordu özellikle ilk gittiğimiz zaman odasından bile çıkartamıyorduk beyimizi.'

'Sus Kook. Yeter.'

Pür dikkat dinlediğim. Çocuğun sözünü kesen Tae'ye çevirdim bakışlarımı. Gözleri dolmuştu.

Konuşmak istemiyordu. Ben de durmak istemiyordum daha fazla burada. Çünkü onun da bir başka yerde aynı benim gibi bir başkası için acı çekmiş olması istemesem bile kırıyordu beni.

Ayağa kalkıp elinden  tuttuğum sevgilimi içecek bir şeyler alma bahanesiyle mutfağa çekiştirdim. Onu mutfak tezgahıyla arama alıp kollarımı beline doladım. Yüzü asıktı her şeye rağmen gülen yüzünü böyle görmek hiç alışık olduğum bir durum değildi. Bunun dolaylı yoldan bile olsa benimle alakası olması kenimden nefret etmeme sebep oluyordu.

'Ben özür dilerim'dedim kısık bir sesle. 'Seni böyle bir duruma soktuğum için.'

'Böyle durumlarda yanında olmayacaksam neden sevgilimsin yoongi?'

Nasıl durumlar sevgilim. Hayatımın aşkının yeniden hayatıma girmesiyle eski anıların da getirdiği bir boşlukla boğuşurken yanımda olman gibi durumlar mı? Kendime dahi itiraf edemesem bile bir başkası için acılanırken elimi tutman gibi durumlar  mı?

Yüzü asıktı. Anlayışlı durmaya çalışmasına rağmen, aslında içten içe öyle olmadığını hissettiriyordu.

'Özür dilerim sevgilim'

'Kıskandım seni.' cümlemin ardından gelen zaten bildiğim ani itirafla şaşırmıştım.

'Onun kim olduğunu öğrendiğim andan beri kendimle kıyaslayıp durdum ve kazanan hep o oldu. Ve tanrım onu senelerce sevmişsin. Bense 2 senedir hayatındayım ve bir buçuk senedir beraberiz, korktum Yoongi. Ona hâlâ aşık oluyor olma ihtimalinden. Ben, ben yapamam anlıyor musun sensiz bir hayat düşünemiyorum.. ölürüm.'

Sustu ve ben ağzımı açmaya kalmadan devam etti.

'Ama onu seviyorsan seni zorlamam asla.'

Dudaklarına minik bir öpücük bırakıp boynuna sarıldım. Hiç bir yere gitmiyorum mesajı vermekti niyetim buradayım ve seni seviyorum.

'Böyle düşünmene neden olduğum için bok gibi hissediyorum. Seni seviyorum. Sırf hayatımın belli bir dönemine dahil olduğu için ve bu dönemde ona karşı bir şeyler hisset-'

'Duygularını mı küçümsüyorsun?' tek kaşını kaldırıp yüzüme baktığında endişelendim öğrenmek istediği şeyin Taeyle ilgili değil de benden de bu kadar kolay vaz geçebilir misin sorusuna cevap olduğunu tabi ki biliyorum.

'Hayır küçümsemiyorum nasıl küçümserim ki? O kadar uzun süre.. çok yoğun. Ah sevgilim bunları sana anlatmak zor. Yine de o kadar uzun süre onu sevdikten sonra hayatıma birini almak düşündüğüm son şey bile değilken sen bunu değiştirdin. Kendimi tamamen iç dünyama kapattığım ve Jimin dahil herkesle iletişimimi kestiğim bir dönemde beni buldun.

Sustum derin bir nefes aldım. Parıldayan gözler tekrar gözerimi bulunca rahatladım. İyiydik.

Sarı saç tutamlarını parmaklarımın arasına alırken son cümlemi kurdum. 

'Ve benim de kendimi bulmamı sağladın. Bu bence asıl küçümsenmeyecek olan.'

/yazardan/

iyice dolan gözleriyle yoongiye baktı. 

'hyung'

sustu. cevap vermek yerine büyüğünün dudaklarına derin bir öpücük bıraktı. 'odama gideli felix'

ona ismiyle hitap etmesi içinde bir şeyleri hareketlendirirken bu gece rahat durmak zorunda kalması biraz olsun burkmuştu küçüğü.

mutfaktan hızlıca çıkıp kimseye bir şey demeden odaya geçtiklerinde arkalarında -bir köşeye sinip onları dinleyen- yıkılmış bir taehyung bıraktıklarının farkında değillerdi.

bir şey demiyorum pek hoşuma gitmedi okumadan yayınlıyorum

mono no aware 'taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin