12

563 46 0
                                    

gitmez. o acı hep orada kalır. onları her birlikte güzel güzel gülerken, eğlenirken gördüğünde o acı hep oradadır. koreye döneli bir ay oluyor. ben bir aydır ona yakınım. aynı arkadaş grubunda olmanın avantajı mı dezavantajı mı karar veremiyorum. önümü göremiyorum. şimdi o karşımda sevdiği çocuğu böyle güzel öperken. sarılırken ve koklarken şimdi ona en fazla özlem ve ihtiyaç duyduğum bu zamanlarda o yanımda olmazken aklıma geliyor o gece. kalbimin hastane odasında beni yarı yolda bırakıp dünyanın en büyük kumarını oynadığım gece. öldüğüm ve yeniden doğduğum o an bile aklımda bir tek o vardı ama belki onun aklında ben yoktum. 

masadaki sessizliği bozdum zira birinin bunu yapmaya ihtiyacı vardı -pek sessiz sayılmaz aslında sadece ortada dönen bir muhabbet yok-

'5 eylül gecesi ne yapıyordunuz?'

kookun bana hızla dönen bakışlarına karşılık vermedim. o bakışlarda yatan anlamı biliyordum. sus diyordu. sus ve konuşma.

'ne alaka tae tae' dedi canım kardeşimin saf sevgilisi.

kook hala yüzüme ölümcül bakışlar atarken jin hyung anlamıştı ve üzüntüyle izliyordu tüm olanları bir tek onun gözlerinin içine bakabiliyordum çevrilse gözlerim hemen solundaki genç çocuğa yaşlarımı tutamazdım belki. 

oysa o çocuk bu bakışları yanlış anladı iki kişinin başrol olduğu bir hikayede yancı gibi hissetti kendini yine hikayenin ta kendisi olduğunu bilemeden.

kimse cevap vermedi

sessizlik büyüdü

ve sonra 'sen ne yaptın' dedi yoongi.

ona bakmadım. 

'hatırlamıyorum' dedim gözlerimi jin hyungun gözlerinden çekmeden.

'buldum ben' dedi az önceki sesin sahibinin sevgilisi.

'galerideki tarihlerden buldum

sahi ne güzel bir günmüş yoongi

sabah kahvaltıya gitmişiz daha sonra alışverişe, filme, sonra eve geçmişiz.'

gülümsedim.

'size bir haberim var' dedim duymamış gibi yaparak.

'ben gidiyorum. amerikaya dönüyorum' masada çıt çıkmıyordu kook sanki bu kararı iki saniye önce değil de daha önce alıp onunla konuşmuşum gibi sakindi.

jimin söyleyecek bir şeyler arıyor, felix sevgilisinin tepkisini ölçercesine yüzüne bakıyor jin hyung gülümsüyordu ve namjoon hyung aramızda yoktu.

'umarım mutluluğu bulursun' dedi jin hyung. sesinde ki bariz şefkati hissedebiliyordum.

'sen biliyor muydun jin hyung?' kook şaşkın bakışlarını benden çekip büyüğümüze yönelttiğinde kırgın olduğu biliyordum.

cevap vermedi kimse. cevap vermesini istediğim kişi bile vermedi. bir süre sonra izin isteyip kalktım. arabama bindiğimse gelen mesaj gözlerini, yanındaki sevgilisine rağmen benden çekmeyen güzel çocuktandı.

'Sen alışıksın zaten gitmelere.'

mono no aware 'taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin