Bölüm 9

1.6K 106 20
                                    

Dıt...

Ben geldim ve hoş geldim. Bu bölüm canım tatliş @sprtiumxxza gelsin. Bundan sonra bu şekilde devam edelim mi ne dersiniz?

Klasik... 

Ne Diyoruz?

Keyifli ve bol yorumlu okumalar tatlişlerim

Burak ve Gül İdris amcanın yeni açtığı dükkânda buluşmuşlar çaylarını içiyorlardı. Karşı taraf söze girsin diye bekledikçe zaman uzamıştı. Burak karşısında ona kaçamak bakışlar atan kızı incelemeye koyuldu. Kıraç için onlarca kere telefonda görüşmüşlerdi. En son konuşmalarında bir araya gelmeye karar verdiler. Gül Burak'ı tanıyordu. Kıraç olayından sonra magazin haberlerini daha dikkatli inceler olmuştu. Hemen hemen her karede olan Burak'ı fark etmemek çok zordu.

Elmacık kemiklerinin üzerinde olan çiller onu gülümsetmişti. Kısa kıvırcık saçlarını kulak üstlerinden toka ile arkaya tutturmuştu. Makyaj olarak dudaklarına sürdüğü nemlendiriciden başka bir şey yoktu. Gömleğinin düğmeleri boğazına kadar iliklenmiş üzerine giydiği iki beden büyük hırka omuzlarından aşağı düşmüştü. Burak hırkayı düzeltmemek için kendine zor hakim oluyordu. Bardağı tutan ellerini inceledi. Tırnakları kısacık kesilmişti. En son kısa tırnak ne zaman gördüğünü hatırlamıyordu bile. İnceledikçe içinde oluşan gülümsemeye hakim olamıyordu. O kadar masum ve doğaldı ki, insanın onu korumak için özel bir çaba sarf etmesi gerekiyor gibiydi.

Gül incelendiğinin farkındaydı. Başını kaldıramıyordu. Lafa giremediği gibi onunda başlamaya niyeti yoktu. Magazinden gördüğü kadarı ile oldukça hoş bir delikanlıydı. Ama bir o kadar da etrafında kız olan, değişik çevresi olan biriydi. Hafifçe uzun saçları esmer yüzüne gölgeli bir hava katıyordu. Kaşları sert olan çehresine uyumlu, dolgun dudakları yüzündeki en güzel ayrıntıydı. Uzun boylu ve atletik bir yapısı vardı. Beyaz boğazlı kazağın üzerine giydiği lacivert ceket klasik, spor tarzın karışımının en güzel örneğiydi. Sandalyesine astığı aynı renkteki kabanın yakasında olan tüyler istemsizce burnunu kaşındırmıştı. Gül'ün tüye ve tüylü şeylere alerjisi vardı. Baktıkça bile hapşırma isteğini bastırmak zorunda kalıyordu. Burak hafifçe öksürüp,

"Beni kırmayıp geldiğiniz için teşekkür ederim." Bakışlarını gözlerine çevirerek mahcup bir ifade ile cevap verdi Gül.

"Rica ederim" Gözleri yeniden tüylere kayınca burnunu büzüştürdü. Burak'ın dikkatinden kaçmamıştı.

"İyi misiniz?"

"Problem yok. Evet, ne diyorduk."

"Ömrüm Hanım gelmeye hala ikna olmadı değil mi?"

"Maalesef. Biraz daha kalmaya niyetli" Bir süre düşündü.

"Kıraç berbat durumda!"

"İnkâr etse de Ömrümde öyle."

"Bunların derdi nedir o halde?"

"Korku"

"Anlamadım."

"Ömrüm bağlanmaktan korkuyor."

"Kıraç'ta kaybetmekten." Ellerini saçlarının arasından geçirerek gergince soluk aldı. Burak hareket edince Gül'ün gözleri yeniden tüylere takıldı. Daha fazla engel olamadan arka arkaya hapşırmaya başladı. Orada olanların dikkatini çekecek şekilde durmadan hapşırıyordu. Burak ayağı kalkmış ne yapacağı bilmeden yanında dikiliyordu. Suyu uzatmaya çalıştı ama kızın tutmaya dermanı olmadığı gibi içmesi de mümkün değildi.

BİT PAZARI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin