Bölüm 39

879 68 4
                                    

Dıt...

Ben geldim. Ve gidiyorum

Klasik...

Ne Diyoruz?

Keyifli ve bol yorumlu okumalar tatlişlerim...

       Kıraç her anında yanında olan sevgilisine minnetle ve aşkla bakarken desteksiz olarak ilk adımını atmıştı. Gözlerinden akan yaşlara engel olamayan Ömrüm ise heyecanla sevgilisini izliyordu. Doktor başarabileceğini söylediğinde çokta inanmamıştı. Ellerini korkuluklardan bırakmak onun için oldukça zor olmuştu. Ömrümün bakışları ona cesaret vermişti.

"Hadi Kıraç. Yapacağına inanıyorum" Dedi Doktor Hanım. Önce sağ elini çekip kendini denedi. Bir problem olmadığını görünce diğer elini çekti korkuluklardan. İşte başarmıştı. İlk adımdan sonra bir adım daha atmıştı. Bacaklarında olan karıncalanmayı çok umursamadı. Kollarındaki ağrı oldukları yerde duruyordu ama onlarda umurunda değildi.

"Evet Kıraç. Hadi bir adım daha." Doktor en az onun kadar heyecanlıydı. Bir adım daha attı. Hemen karşısında olan sevgilisine iki adım daha kalmıştı. Başaracaktı. Bu işi artık sonlandırma zamanı gelmişti. Sevgilisini kucağına alıp dönme dolap gibi döndürecekti. En çok istediği şeyi saatlerce yapacak kadar güçlü hissediyordu kendini.

"Artık yere inmek istiyorum" Dedi Kıraç. Ömrüm heyecanla gözlerini büyüttü.

"Tamam Kıraç" Doktor koluna girmek istedi ama Kıraç bu teklifi geri çevirdi. Basamak gibi olan yerden destek almadan inmek onun için oldukça zor olmuştu ama başarmıştı. Ömrüne bir adım kalmıştı. Bacakları titriyordu. Ama bırakmaya hiç niyeti yoktu. Alnında biriken ter damlalarını elinin tersi ile sildi. Gözlerini ondan ayırmadan bir adım daha atıp hemen karşısına dikildi.
Doktor heyecanla ellerini çırpıp

"Artık koltuk değneklerine ihtiyaç duymayacaksın Kıraç" Onun tarafına bakmadan

"Az kaldı sevgilim en çok istediğin şeyi yapmama çok az kaldı." Gözünden akıp giden bir damla yaşı sildi Kıraç.

"Ağlama"

"Sevinç gözyaşları bu!"

"Her ne olursa olsun ağlama."

"Tamam sevgilim. Tamam geldiğim." Kıraç daha fazla ayakta duramayacağını anladığı için Eğilip Ömrümü alnından öptü. Hemen arkasında duran sandalyeye çöker gibi oturdu.

Ofis arı kovanı gibiydi. Etrafta koşturan insanlar, açılıp kapanan kapılar her şey çok ama çok hareketliydi. Ömrüm ilk girdiği anda fark ettiği hareketlilikten başı ağrımaya başlamıştı. Ofisine girdiği gibi kendini camın hemen yanında olan koltuğa atıp başına masaj yapmaya başlamıştı. Kıraç'ı annesine emanet etmiş öyle gelmişti. Gül hışımla içeri girdiğinde korkudan olduğu yerde zıplamıştı.

"Oha. Sen ne zaman geldin?" Ömrüm onun verdiği bu tepkiye gülmüştü.

"Kibar ol Gül'cüğüm."

"Kızım niye haber vermiyorsun?"

"Haberler çabuk ulaşır diye düşünmüştüm." Gül geçip karşısında olan koltuğa oturup

"Açıkçası kimsenin seni görmeye zamanı yok."

"Nedir bu yoğunluk anlar istersen?"

"En son bağladığın iş, bize ekstra yoğunluk kazandırdı." Öne doğru eğilerek

"Yurt dışında bağladım iş mi?"

BİT PAZARI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin