Gözlerini açtığı gibi başında bir ağrı hissetti genç kız. Ellerini başına bastırıp ağrıyı geçirmeye çalıştı, geçmişinin anıları gözlerinin önüne geldiği zaman gözlerini kapatıp sessizce bekledi.
Kabusları tam bitti derken neden tekrar görmüştü ki?
Gözyaşlarının akmaması için kendini zorladı, dudaklarını birbirine bastırdı ve unutmaya çalıştı. Unut, dedi kendi kendine. Unut...
Yataktan çıkıp çalışma masasına gitti ve telefonunu aldı. Saat beş buçuktu. Zaten bir saat sonra okula gitmek için uyanması gerektiğinden tekrar uyumaya gerek duymadı. Odasından çıkıp banyoya gitti daha sonra üstünü çıkarıp dışa girdi. Ilık suyun altında durdu bir süre, her şeyden uzaklaşmak istiyordu ama uzaklaştırma hayatının sonu olacağını bildiğinden yapmıyordu yapmıyordu. Canını önemsediği yoktu ama abisi perişan olurdu, ona böyle bir kötülük yapamazdı.
Duştan çıkıp odasına geçti, kurulandıktan sonra dün giydiği kıyafetlerini giyindi. Bu kombinini seviyordu, bu yüzden aynı etek ve bluzdan iki - üç tane vardı dolabında. Aynasının karşısına geçip kolyelerini taktı, metalimsi bilekliğini ve yüzüklerini her zaman taktığından onlarla uğraşmadan odasından çıktı. Saçları kısa olduğundan kurutmaya ihtiyaç duymuyordu.
Aşağı kata inip mutfağa girdiği zaman masada oturmuş çayını içen genç adamı görünce durdu.
"Çok mu ses çıkarttım?" diye sordu, kendini sorumlu hissederek.
"Hayır," dedi genç adam. "Zaten uyanıktım."
"Dün gece ilaç içmiştin" diye hatırlattı Mikasa. Masaya doğru ilerleyip sandalyelerden birine oturdu. Endişesini belli eden bir tonla sordu. "İlaçlar, artık etki etmiyor mu Levi?"
Levi abisiydi. Dünya üzerinde görüp görebileceğiniz en iyi insandı ancak dış görünüşü ve diğer insanlara karşı ördüğü sert, kırılması imkansız o duvarı yüzünden herkes onu bencil ve duygusuz bir sanatçı. O sadece yaşadıklarının hiçbirini hak etmemiş, küçük yaşta hem kendine hem de kız kardeşine bakmak zorunda kalmış bir adamdı.
"İlaçlar etki ediyor," dedi Levi, kardeşinin endişesini geçirmek için. "Su içmek için uyandıktan sonra uykum gelmedi o kadar."
Anladığını göstermek adına başını salladı genç kız. Abisinin fincanındaki son yudumu içtikten sonra tekrar çay dökmek için kalktığı zaman genç adamı durdurdu.
"Bana da bir bardak verir misin?"
Cevap vermek yerine dolaptan yeni bir fincan çıkardı Levi, ikisine de çay döküp masaya geri döndüğünde genç kızın gülümseyerek ona baktığını görünce kaşlarını çattı.
"Hayırdır, neden bu kadar mutlusun?" diye sordu kardeşine.
Omuz silkti Mikasa. "Bilmem, öylesine mutluyum."
"Niye bu kadar erken kalktın sen?" diye sordu Levi bu sefer.
Sahte bir alınganlıkla konuştu Mikasa.
"Nereden çıktı sabah sabah bu sorgu?""Ben senin abinin Mikasa." Yüzünde bir duygu belirtisi oldu. "Seni önemsiyorum ve çok iyi tanıyorum, bu saatte uyanmazsın."
Durgunlaştı genç kız, rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdandı. "Bir rüya gördüm."
Cümlesine devam etmesine gerek olmadı çünkü Levi anlamıştı. Kız kardeşinin elini tuttu."Bana geçtiğini söylemiştin."
"Geçmişti!" dedi Mikasa, istemsizce sesi yüksek çıkmıştı. Sesini normal düzeyine çevirdi. "Geçmişti zaten ama nedense bugün tekrar oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐚𝐯𝐞 𝐌𝐞, 𝐁𝐞𝐜𝐚𝐮𝐬𝐞 𝐈 𝐂𝐚𝐧'𝐭 𝐃𝐨 𝐌𝐲𝐬𝐞𝐥𝐟
Fanfiction"Kurtar beni, çünkü kendim yapamıyorum." •••••• [Eren Jaeger × Mikasa Ackerman] •••••• [Küfür, kan, kendine zarar verme, smut vb. içerir. Rahatsız olacakların okumaması rica olunur.] [30.03.2022 / ?] •••••• [03.05.2022] #1 Eremika [30.06.2022] #1 Mi...