Bölüm 24 ~ Günümüzden 10 Yıl Önceki Sana ~

147 15 15
                                    

Gözlerini genç kızdan ayırıp tepeden aşağıda kalan eve çevirdi Eren. Derin bir nefes alıp dudaklarını araladı.

"On yıl önceydi..." dedi durgun bir şekilde. "Ben, normal ve mutlu bir çocuktum. Dokuz yaşında sıradan bir çocuk nasıl olmalıysa bende öyleydim."

"Bir gün ailemle beraber evdeyken kapı tıklandı. Normalde fazla ziyaretçimiz olmazdı, ailemin fazla akrabası yoktu ve evimiz ormana yakın bir yerde olduğu için komşularımız da yoktu. Babam kapıyı açtığında hepimiz merakla gelene baktık ama hiçbirimizin aklında, gelen kişinin cehennemden gelen bir zebani olacağı fikri yoktu." Sesi sonlara doğru kısıldı Eren'in. Ellerini dizlerine bastırdı.

"O arada ne olduğunu hatırlayamadım hiçbir zaman. Tek hatırladığım, boğazına bıçak dayanarak rehin alınmış babamın içeri geldiğiydi." Yeşil gözleri bir süre boşlukta takılı kaldı ve hiçbir şey diyemedi delikanlı. "Sonrası yine kesik kesik... Annemin bana kaçmamı söylediğini hatırlıyorum. Acı bir haykırıştı, korku doluydu ama soğukkanlı ve mantıklı bir karardı."

Dizlerinden çekti ellerini ve gergince elinin altındaki çimleri yoldu Eren. "Annemin örgü ördüğü şişlerden biriyle adama saldırdığını görünce yerimde çivilenmiş gibi kalakalmıştım. Korkuyordum ama onları o halde bırakmakta istememiştim..."

Bir süre sessiz kalınca Mikasa güven verici bir sesle devam etmesini söyledi delikanlıya. "Babamı rehin alan kişi, anneme saldırana beni yakalamasını emretti daha sonra. Eğer kaçarsam birini bulurdum, bu yüzden beni yakalamasını istedi. Sonrası benim için çok karışıktı, sadece dokuz yaşındaydım ve ortamda yaşımın kaldıramayacağı kadar büyük bir kaos vardı. Babam haydutların elinde rehindi ve annem oldukça zorlanarak bizi korumaya çalışıyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum ve sonra annemin tekrar kaçmam gerektiğini haykırdığını duydum."

Gözlerini kapattı bir süre. Derin bir nefes alıp yutkundu. "Korkuyla yerimden sıçrayıp kapıya doğru koşmuştum. Babama saldıran kişi, onu bırakıp benim peşimden gelmeye başlamıştı. Tam evin kapısına ulaştığımda bir çığlık duydum ve kalakaldım. Tıpkı birkaç saat önceki olay gibiydi. Kapıdaydım, çığlığı duydum, tıpkı senin çığlığına benzeyen bir çığlık. Annemin sesiydi bu, emindim. Ardından yere düşen birinin çıkarabileceği ses ulaştı kulaklarıma. Dehşet içinde onun yanına gitmek icin arkamı döndüğümde ise peşimdeki haydutu görmüştüm. Başıma sert bir darbe yiyip bayılmadan önce son gördüklerim, yavaşça evin zeminini kaplayan kırmızı kan olmuştu."

"Ondan sonra yavaş yavaş gözümün karardığını hatırlıyorum. Devamı ise hiçbir zaman ne olduğunu hatırlayamadığım koca bir boşluktan ve karanlıktan ibaret." Çimleri yolmaktan avuçları kızarmış ve acımaya başlamıştı ama şu an umursamıyordu bunu. Psikolojik acıyı dindirmenin en iyi yollarından biriydi bu: Acıyı, fiziksel bir acıyla kapatmak.

"Gözlerini bir daha açtığımda yerde uzanıyordum. Pis bir zemindi, gri betonun üzerinde ne olduğunu anlayamadığım sıvılar vardı. Etraf küf ve rutubet kokuyordu, tam gözlerimin karşısında kalan duvar yosun tutmuştu. Bünyem aciz ve dayanıksızdı o zamanlar, yerden kalkar kalkmaz arkamı dönüp kusmuştum." Eren tekrar hissetti aynı mide bulantısını. İğrenç tadı boğazında hissederken yüzünü buruşturdu. "Daha sonra ayağa kalkıp bulunduğum odayı inceledim. Babam etrafta görünmüyordu, annem ise bir köşede iki büklüm yatıyordu. Yüzünden acı çekmiş olduğu belliydi, elleri karnını kapatıyordu. Yanına ulaştığımda başındaki yarığı ve yüzündeki diğer yaraları görmüştüm. Bir çocuk için korkunçtu, hele ki o kadın annemken çok daha korkunçtu."

Eren'in nefesleri hızlandı. Vücudunun bu hikayeye gösterdiği reaksiyonlar her zamankinden daha değişikti. Bunun sebebi düşünüyor değil, anlatarak tekrar yaşıyor olması mıydı?

𝐒𝐚𝐯𝐞 𝐌𝐞, 𝐁𝐞𝐜𝐚𝐮𝐬𝐞 𝐈 𝐂𝐚𝐧'𝐭 𝐃𝐨 𝐌𝐲𝐬𝐞𝐥𝐟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin