Bölüm 8 ~ Tuhaf Dürtüler ~

220 26 81
                                    

Hâlâ gördüğü kabusun etkisinde olmasına rağmen yatağından çıktı kahverengi saçlı genç.

Neden anılarını rüyasında görüyordu?

Perdeyi çekip dışarıya baktı. Saati olmadığından - kriz geçirdiği zaman kırmıştı - havanın aydınlanmasına bakarak anlamaya çalıştı. Tahminince yedi buçuğa yaklaşıyordu. Dünkü kıyafetleriyle uyuduğundan üstünü değiştirmeye gerek duymadan tokasını alıp omuzlarına düşen saçlarını topladı, yere düşmüş olan uzun hırkasını alıp giydi ve çantasını omzuna takıp çıktı.

Okula geldiğinde ayni sıkıcı günü yaşayacağını düşünerek nefes verdi. Merdivenleri çıkarken koridordaki canım kenarına oturup bacaklarını kendine doğru çekmiş olan kızı gördü. Sessizce dışarıyı izliyordu, kımıldayan dudaklarına bakılırsa şarkı dinliyordu. Orada durup duvara yaslandı ve genç kızı izledi.

Mikasa okula geldiğinden beri iki hafta geçmişti, arkadaşları olmuştu bu süreçte. Bakışları çoğu zaman ifadesizdi, hâlâ durgun birisiydi ama herkesle arası iyiydi, insanlarla konuşuyordu.

Genç kızın hareketlerini düşünürken bir şey fark etti Eren. Mikasa onunla neredeyse hiç konuşmamıştı. Aynı sırada oturuyorlardı ve arkadaş sayılırlardı fakat ilk günden sonra doğru düzgün konuştuklarını hatırlamıyordu.

Mikasa nın siyah-gri gözleriyle buluşturdu gözlerini. Her zamanki sert ifade yoktu gözlerinde hatta bariz bir huzur vardı. Rüyasında gördüğü annesinin bakışlarını hatırladığında içinde bir boşluk hissiyatı oluştu.

Yıllardır ne boşluk hissediyor, ne de acı çekiyordu çünkü artık alışmıştı. Şimdi ne cehennem olmuştu da tekrardan böyle şeyler yaşıyordu? Duygularını kaybedeli çok uzun zaman olmuştu, şimdi hissettikleri bile bir duygudan çok vücudunda bir yeri kopmuş gibi hissettiriyordu.

Gözlerini kapatıp bir süre bekledi, tekrar açtığında yeşil gözleri Mikasa nın yanına gelmiş olan iki kızı gördü. Kızlar kendi sınıfından olmadığı için tanımıyordu ama onların Mikasa yı rahatsız ettiğine emindi, genç kızın gözlerindeki huzur yok olmuş yerine eski sert ifade gelmişti.

Bir süre konuştular. Daha doğrusu kızlar konuşmuş Mikasa da arada bir sinirli bakışlarla kızlara laf sokmuştu. En azından Eren in açısından böyle görünüyordu çünkü Mikasa konuştuktan sonra kizlarin yüz ifadesi değişiyor, bir süre dudakları hareket etmiyordu.

En sonunda sarı saçlı olan Mikasa yı dürtükledi. Bununla birlikte siyah saçlı kız yumruklarını sıkıp oturduğu yerden indi. Tuhaf duruyordu Mikasa. Sinirli gibiydi ama bakışlarında bir duygu da yoktu fakat kesinlikle korku yoktu. Hatta birçok anlam çıkarılabilecek bakışları insanın korkmasına sebep oluyordu.

Aralarında bir kavga çıkacağını anladığından yürümeye başladı. Merdivenler bittiğinde dümdüz sınıfa geçmek istedi fakat merakına yenik düşüp kızların olduğu tarafa baktı.

Başını çevirir çevirmez yeşil gözleri siyah-gri olanlarla kesişti. Mikasa nın yüzündeki birçok anlam çıkarılabilecek o ifadeye baktı. Aniden karnına yumruk atılıyormuş gibi rahatsız edici bir dürtü hissetti içinde.

"Mikasa."

Neden seslendiğini bile bilmiyordu ama seslendiği anda kız sanki onu yeni görüyormuş gibi baktı. Kızın hafifçe gülümser gibi olduğunu gördü Eren.

"Merhaba, Eren" dedi el sallayarak.

İki kızda kendisine karşı şaşkınca dönünce ortamda bir sessizlik oldu. Kaşlarını çattı Eren.

"Sınıfa geçiyordum da," dedi. Başıyla iki kızı işaret etti. "Konuşmuyorsan sende gel."

Gözlerinde zafer kazanmış gibi bir ifade oluştu ve iki kıza baktı. "Bekle, geliyorum."

𝐒𝐚𝐯𝐞 𝐌𝐞, 𝐁𝐞𝐜𝐚𝐮𝐬𝐞 𝐈 𝐂𝐚𝐧'𝐭 𝐃𝐨 𝐌𝐲𝐬𝐞𝐥𝐟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin