13

854 62 88
                                    

Jeno sabah üstündeki ağırlık ve burnuna gelen çiçek kokusuyla gözlerini açtı. Jaemin ona adeta örümcek gibi sarılmış üstünde yatıyordu ve çiçek kokan saçları Jeno'nun yüzüne dökülmüştü. Kocaman gülümseyerek yüzünün üstündeki saçları düzeltti ve onları okşamaya başladı.

Elini uzatıp zar zor da olsa komodinin üstünde duran telefonunu alabilmişti. Aniden gözüne giren ışıkla yüzünü buruşturdu. Saat 06.25'ti ve hava hafiften aydınlanmaya başlıyordu. Beş dakika sonra alarmı çalacaktı ve okula gitmek için hazırlanacaklardı. Muhtemelen Jaemin'i şimdi uyandırsa "Beş dakika daha lütfen." diye mızmızlanacaktı. Bu yüzden alarm çalmadan onu uyandırmama kararı aldı. Ardından kamerayı açtı, yüzünü kendi boynuna gömmüş ve bu hâliyle oldukça şirin duran Jaemin'le birkaç fotoğraf çekti.

Her şey rüya gibi geliyordu Jeno'ya. Birkaç gün önce yakın arkadaşım dediği kişiyle dün gece deliler gibi öpüşmüşler, birbirlerinin dudaklarında soluklanıp yeni bir ilişkiye beraber adım atmışlardı. Jeno emindi, zaten Jaemin onun bu hayatta sahip olduğu en güzel kişiyken aralarındaki ilişki de sahip olacağı en güzel şey olacaktı.

Alarm çaldığında Jaemin hafiften Jeno'nun üstünde hareketlenmeye başlamıştı. Jeno alarmı kapatıp asla rahatından taviz vermeyen Jaemin'in poposuna yavaşça vurdu ve "Jaem hadi kalk ezildim altında." dedi. Yalan söylüyordu aslında. Saatlerce onunla bu pozisyonda durabilirdi. Amacı Jaemin'i gıcık etmekti.

Jaemin yüzü Jeno'nun boynuna gömülü olduğundan boğuk çıkan sesiyle "Şişko oldum diye sevme beni zaten." dedi. Jeno büyük bir kahkaha patlattı. Jaemin'i üstünden itmeye çalıştı ancak o kalkmamakta direniyor, her seferinde daha sıkı sarılıyordu Jeno'ya. En sonunda Jeno tüm gücünü toplayıp kucağındaki Jaemin ile beraber yataktan kalktı ve onu banyoya götürdü. Klozetin kapağını kapatıp Jaemin'i de yine zorla üstüne oturttu ve tam dönüp elini yüzünü yıkayacaktı ki arkasından ona sarılan kollar Jeno'nun bıkkınlıkla gülmesine neden olmuştu.

İkili Jaemin'in su soğuk olduğu için yüzünü yıkamamakta diretmelerine rağmen zor da olsa banyodan çıkabilmişlerdi. Jaemin soğuk suyun yarattığı şok etkisiyle beraber kendine gelmiş ve oldukça enerjik bir hâle bürünmüştü. Jaemin ordan oraya koşturuyor, zıplıyor, Jeno'nun yanağına öpücük koyup kaçıyor ve şarkı söylüyordu. Jeno ise onu izlerken yoruluyordu ama bir yandan da bundan zevk alıyordu. Jaemin'i böylesine mutlu görmek, sabah şekeri niyetine aldığı öpücükler onu da olduğundan daha enerjik yapıyordu.

Jaemin gibi bir sevgiliye sahip olmak Jeno için bir lütuftu ve bu düşüncesini ona da söylemek, Jaemin'i biraz şımartmak istiyordu. Bu yüzden çaprazında oturan ve büyük bir iştahla havuç kemiren Jaemin'e bakıp "Jaemin, biliyor musun senin gibi bir sevgiliye sahip olmak çok harika ve sıradışı bir olay?" dedi. Jaemin içten içe çığlık atmamak için zor tutuyordu aslında kendini. Ama Jeno'nun duygularından biraz daha emin olmak aynı zamanda da onunla biraz oyun oynamak için "Bilmem ki gerçekten öyle mi? Daha sevgilim değilken nasıl böyle bir şey düşünebildin Jeno-ah?" diye sordu ve Jeno'ya şeytani bir bakış atıp havuç kemirmeye devam etti.

Jeno ilk başta ne diyeceğini bilememiş, birkaç saniye duraksamıştı. Daha sonra Jaemin'in utanacağını bildiği için kollarını masaya dayayıp eğildi ve gülerek "Dün gece öpüşürken hiç öyle demiyordun ama? Dudakların çok güzel şeyler anlatıyordu bana." dedi. Ancak Jeno'nun düşündüğünün tam tersine Jaemin en ufak bir utanma belirtisi bile göstermemişti. O da Jeno gibi kollarını masaya koydu ve öne doğru eğilip sevdiceğinin dudaklarına baktı. "Aa öyle mi? Benim hatırladığıma göre sen beni bi' anda öpmeye başladın ve ben bir şey söylemeye fırsat bulamadım. Yanlış mı hatırlıyorum yoksa seninle öpüşmek aklımı başımdan mı aldı?" dedi gözlerini Jeno'nun dudaklarından hiç çekmeden. Jeno baş parmağını yavaşça Jaemin'in alt dudağında gezdirip "Bilemiyorum bebeğim. İstersen bir daha deneyelim. O zaman bakarız benimle öpüşmek aklını başından alıyor mu almıyor mu." demişti ve bu oldukça tutkulu bir öpüşmenin başlangıcı olmuştu. Jaemin hiç cevap vermeden Jeno'ya daha çok yaklaşıp onun biçimli üst dudağını emmeye başlamıştı. Ardından sandalyesinden kalkıp Jeno'nun kucağına oturmuş ve onu daha da büyük bir şehvetle öpmeye devam etmişti. Jeno ile öpüşmek Jaemin'in kesinlikle aklını başından alıyordu.

Onların bu öpüşmesini bölen şey ise ısrarla çalan zilden başka bir şey değildi. Yoksa dünya yıkılsa Jaemin yıllar boyunca öpme hayali kurduğu bu dudaklardan ayrılmaz, Jeno kapı çaldığı için onu zorlamasa kucağından da asla kalkmazdı.

Bu güzel anı bölen şeyin ne olduğunu öğrenmek için sinirli adımlarla üstünü başını düzeltmeden kapıya doğru yürümüştü Jaemin. Jeno'yla öpüşmek onun kalan son beyin hücrelerini de yok etmişti.

Kapıyı açtığında karşısında Hyuck, Mark ve Renjun üçlüsünü görmeyi hiç beklemiyordu. Onun yanı sıra bu üçlü de Jaemin'i böylesine dağınık, dudakları kıpkırmızı ve şişik görmeyi beklemiyordu. İçeriden "Jaem kim gelmiş?" diye bağırıp yine aynı şekilde öpüşmekten kızarmış dudakları ile Jeno'nun da Jaemin'in yanına gelmesi ise kapıdaki üçlünün şaşkınlıklarına şaşkınlık katmış, sanki bunu bekliyormuşcasına hep bir ağızdan "Biz çok yanlış bir zamanda geldik." demelerine neden olmuştu.

························
Basildilar😺 En azindan opustuler yani arkadaslar. Opusmeden de basilabilirlerdi😔✋

Daima NCT ile kalin bebisler💚

strip that down | nomin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin