Bizim mahallenin dış dünyasından tamamen farklı bir mahallenin girişinde, büyük demir kapının önünde duruyordum sessizce. Etrafta işlek dükkanların sesi ve birinden çıkıp diğerine giren kadınların yaptığı dedikodunun uğultuları birbirine harman olmuştu. Kalbim yerinden çıkacak gibi çarpıyordu, yanlış işlerin peşinde olduğumu biliyordum. Vazgeçmek için hâlâ vaktim vardı ama içimde sesini kapatamadığım gururum bunu engelliyor ve kapıyı çalmam için beni yönlendiriyordu.
Derince bir nefes alıp demir kapıya doğru ilerledim ve üç kez tıklattım. İçeriden kavga sesine benzesede kavga olmadığını rahatça anlayabildiğim bağırış sesleri aniden kesilmişti, demir kapı sağ tarafa doğru kayıyordu.
"Buyur bacım, kime bakmıştınız?"
Hadi Süreyya, dön burdan kızım. Yapabilirsin, kaçabilirsin.
"Asım Noyan ile görüşmek istiyordum."
Gerizekalısın Süreyya.
Genç adam gerim gerim gerildikten sonra kolunu demir çite yasladı ve sırıttı. " O ismi söylerken önce bir destur çek. Hayırdır, senin gibi çıtıpıtıların ne işi olur Asım Abi ile. Ha yoksa sen sipariş fe-"
"Sana bir çakarım, görürsün siparişi getiri götürü. Konuşmak istiyorum. Acil bir durum."
Sokak kırosu tipli çocuk geri çekildi, kaşlarını çattı ve ciddi bir tavırla başını salladı. "Tamam, bekle."
Kaşla göz arasında ortadan kaybolduktan on beş dakika sonra geldi ve kapıyı araladı. Başıyla girmemi işaret ettiğinde arkadan gelen bir sesle duraksadım.
"Süreyya!"
Sesi her zamankinden ciddi ve kalın geliyordu. Ondan, onlardan gizli iş yaptığım için muhtemelen büyük bir azar işitecektim ama şu an ne yiyeceğim azar ne de işiteceğim laflar beni gergin kılamıyordu. Çünkü az evvelki çocuk Asım Noyan'ın beni görmeyi kabul ettiğini söylemişti.
"Sarı? Senin ne işin var burada?"
"Aynı soruyu ben sormadan sorarak hedef şaşırtma Süreyya Hanım."
Süreyya Hanım'ın muhteşem değişimi. Ne alaka şimdi?
Yalandan sırıtıp arkada açık olan kapıya baktım. "Bir arkadaşa bakıp çıkacakt-"
"Bayan girecekseniz girin, Asım Ağabey sinirlenmeye başladı."
Kaşlarımı kaldırıp çocuğa alaycı bir bakış attıktan sonra Emrah'a sonra açıklayacağımı belirten bakışlar attım ve demir kapıdan içeriye girdim. Kocaman bir avlusu olsa da çevresinde eski binalar ve birçok insan vardı. Bir köşede kadınlar topluluğu elinde çekirdek ile yavaş yavaş balkonlarına çıkıp beni izlerken, diğer tarafta tavla atan dayılar da bana bakıyordu. Kendimi vampirden çocuk peydahladıktan sonra Volturi'nin önüne çıkan Bella Cullen gibi hissediyordum.
"Vay vay vay!"
Yüksek ve heybetli bir tonla yankılanan avluda, arkasında üç beş adam toplamış olan yaşlı ama bir o kadar dinç adam bize doğru geliyordu. Sanırım Asım Noyan tam karşımdaydı.
"Yürüyen cesaret abidesi. Buyurun bakalım, acil bir mesele varmış, neymiş
nasılmış. Dinleyelim."Emrah kolumu tutup yüzüme bakarken yutkundum. Bariz bir şekilde çenemi kapalı tutmamı söylüyordu fakat bu imkânsızdı. Hiçbir şey yokmuş gibi bomboş bir meseleyi ortaya sürüp buradan çıkmak istesek, en iyi ihtimalle hırpalanacaktık. En kötü ihtimalini siz düşünün.
"Evet. Büyük bir sıkıntı var Asım Bey. İnsaniyet namına bir sıkıntı var."
Asım Noyan gerim gerim gerilirken yutkundum. Yanındaki adamlar alaycı ama gergin bir şekilde gülümsediğinde Emrah'a kaçamak bir bakış attım. Gözlerini delici bir aletmişcesine adamlara dikmişti. Kolunu tutup bana bakmasını sağladığımda, her şeyin kontrol altında olduğunu anlatmak için bir bakış attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semtsel Dönüşüm: Bir Mahalle Komedisi
HumorBüyükler her zaman der ki, hikayaler iki şekilde başlar; Ya biri mahalleden gider, ya da mahalleye yeni biri gelir..