...
Asım Noyan ve adamları, mavi şahinin üzerine oturup bize bakıyorlardı. Ortalık tam olarak teksas filmlerinde ki sessizliğe bürünmüş, korkulu gözlerle Neco ve tayfasının ne yapacağını izliyordum. Emrah yakalarını düzeltiyor, Fiko elindeki tesbihi omzuna kadar çekiyordu. Serdar ise dudaklarını ısırıp korku saldığını düşünüyordu. O an herkesin sessizliği korkusuna karışmış olan mahallenin kadınları, perde aralarından olacakları izliyordu. Gözlerimi Asım Noyan'a çevirdim. Gram mimik sergilemiyordu.
"Neco, konuşarak halletsek?"
"İnsanlar konuşa konuşa..." dedi ve Neco'ya çevirdi bakışlarını. "Angutlar dövüşe dövüşe anlaşır." dedi Noyan kollarını iki yana açarak. Neco sinirden kıpkırmızı kesilmişti. Emrah ise kaşlarını çatmış, bir adım öne atılmıştı. Emrah'ın kolunu tuttum ve yüzüne baktım. "Sakın, siz başlatmayın." dedim kısık bir sesle. "Eğer siz başlatırsanız onlara koz verirsiniz."
Emrah derin nefes aldı ve başını sallayıp yerine geçti.
"Oo Sarı, yengenin sözüyle mi sakinleştin sen az önce?"
Noyan'ın yanındaki adam iğrenç bir şekilde kahkaha atarken kendimi tutamadım ve ayağımdaki terliği ona fırlattım. "Dayak yemek istemiyorsan, sus."
"Kızım hani biz başlatmıyorduk?" Emrah'ın kolumu tutmasıyla ona baktım. "Salak salak konuşuyo!"
"Konuşsun, biz onları dinlediğimiz yere don giydik, ses geçirmiyo"
Gülmemek için kendimi tutarken, Neco bir adım atarak onlara yaklaştı. Sessizliğini koruyordu, gözlerinden alevler çıktığını sezebiliyordum.
"Süreyya içeri geç"
"Neco, bende kal Neco"
"Süreyya bir, içeri iki, geç üç."
Fiko, beni evin kapısına kadar götürünce önce tayfaya sonra Noyan'lara baktım. Aralarındaki gerilim, evimin içine kadar giriyordu.
"Fiko Allah aşkına kavga etmeyin."
"Yenge geç Allah Allah..."
O an 'yenge' kelimesine takılmamıştım. Tek korktuğum mahallede büyük kavga kopmasıydı. Kapım kapandıktan sonra koşarak pencereye çıktım. Aralarındaki gerilim git gide artarken, telefonumun çalan sesiyle birlikte koltuktan inmek durumunda kaldım. Arayan, Seda Abla'ydı?
"Alo?" Sesinde büyük coşku vardı, mahalleden haberi yoktu. "Kız Süriş, çarşıdan bir şey istiyo musun?"
"Abla kurban olayım bırak çarşıyı, Noyan geldi mahalleye. Neco Abi az sonra ya tarih yazacak ya tarih olacak!"
"Ah Neco Ah!" dedi ve telefonu kapattı. İyi mi yaptım kötü mü bilmiyorum fakat Neco'yu durdurabilecek tek kişi şu an Sedo'dan başkası olamazdı.
"Ne istiyon Noyan, de hele."
Sonunda sessizlik bozulduğunda derin bir nefes verdim. Bir an bile gözümü kırpsam bir şey patlayacak gibi hissediyordum. Bir ara bakışlarım yeniden Sarı'yı buldu. Pür dikkat konuşmaları dinliyor, kafasında dönen tilkileri de aynı anda kovalıyordu. Bir an gözleri bana döndüğünde başımı iki yana salladım. Kesinlikle Noyan'ların gitmesi gerekiyordu.
Koltuktan bir kez daha indim ve bu işi yine ben çözeceğim diğerek elime gelen ilk sopayı alıp dışarı çıktım. "Yeter be!"
Noyan'lar dahil herkes şok olup bana baktıklarında deli taklidi yapmanın hayat kurtaracağına karar verdim.
"Defolun gidin lan mahallemden!"
"Yengenin içinde şeytan çıktı" dedi Serdar, rolümü iyi oynadığıma işaretti. "Alayınızın gırtlağını söker, mumbar diye önünüze koyarım. Anladınız mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Semtsel Dönüşüm: Bir Mahalle Komedisi
HumorBüyükler her zaman der ki, hikayaler iki şekilde başlar; Ya biri mahalleden gider, ya da mahalleye yeni biri gelir..