"Pıssst kalk ulan kalk, ya kedi!" Sesimi olabildiğince kısık tuttum. "Seninle martta görüşücez biz, yok sana eş meş! yastığa fıtı fıtı yaparsın artık!"
Koltukta uyuyaklamış Seungmin'in göbeğinde paşalar gibi yatan kediyi poposundan iteledim hafifçe, fakat bir santim bile kaymadı yerinden.
"Minho n'apıyorsun?" Biz cebelleşirken uyanmıştı tabii, sesi mahmurluktan dolayı kalın ve çatlaktı
"Yanına yatacaktım?" Yüzüme avel avel baktı, böyle zamanlarda beyin süzgecinden bir nane geçmezdi biliyordum, ben de üstüne zebani gibi çullanmıştım zaten.
Göbeğindeki kediye baktı gülerek, üç ayın sonunda ilk defa kedi gelip kendi kendine ona sırnaştığı için mutlu olmuştu sanırım.
"Yanıma yatacaksan üstümdeki kediyle zorun ne, basbaya üstüme yatmaya gelmişsin!" Korka korka elini kedinin başına yaklaştırırken fısıldadı
"Baksana kendisi gelip yatmış niye alıyorsun?" dedi fakat elini keşke uzatmasaydı.Kedi bir anda çığlık kıyamet ciyaklayarak göbeğinden aşağı atladı, tepinirken Seungmin'i tırmalamayı da ihmal etmemişti.
"Ağh elim!" Kedi fıydırıp gidince bu fırsat bir güzel üzerine yığıldım ve tırmalanan elini kendime çektim.
"Yalayayım mı?"
"Sağol kalsın." Ben kedinin tırmaladığı yeri ovuştururken o, az ötede yalanan kedimize bakıyordu.
"Niye sevmiyor bu beni ya!" Üstünde biraz yukarı kayıp yüz yüze geldim onla. Belki de kediyi sokaktan çaldığımız içindi bilmiyorum, fakat beni çok seviyordu. Seungmin'e de sadece nazlanıp kendini sevdirmeden ortalıktan kayboluyordu.
"Mamasını ben veriyorum, bokunu ben temizliyorum ama hanımefendi gidiyor sana sırnaşıyor. Ben daha kafasını bile okşayamadım!" Tıslayarak güldüm, cidden öyleydi.
"Kedilerle köpekler anlaşamazlar Seungmin, bu sizin doğanızda var." Yüzünü buruşturup altımdan kalkmaya çalıştı, ifrit oluyordu köpek denmesine.
"Kalk lan üstümden, kalk da bi götünü ısırayım!" Ellerimi ittirirken resmen hırladı. "Aşım da yok kuduz ol da gör!" Ben güle güle ölürken beni üstünden atamayınca ağzına en yakın yer olan omzuma geçirdi dişlerini, ilk başta acımadı sandım, meğer kafası sonradan geliyormuş.
"Hoşt lan it!" Seungmin'den kurtulamadım ama gerçekten acıtmaya başlayınca çığlığı basmak zorunda kalmıştım.
"Ağğh! gerçekten acıyor!" Bağırınca hemen beni ısırmayı bıraktı.
"Bakayım bi." Tişörtümün yakasını çekip omzuma baktı, bütün dişlerinin izi vardı.
"Oha!" Suçlu ve muzip bir velet gibi sırıttı.
"N'oldu omzumu mu yemişsin yoksa?"
"Yemiş miyim?"
"Yemişsin Seungmin." Üstünden kalkıp kendimi yan tarafa attım, o da güldü.
"Yemişim."
Bir süredir okul, çalışma masası, yatak şeklinde geçmişti günlerimiz.
Seungmin de büte kalınca iyice uzamış ve sıkmıştı tabii. Son sınavı da bugün bitince biraz oynaşmak istemiştim onla, ama herif resmen ısırmıştı beni.Güle güle kaçtığım yere geldi.
"Kusura bakma ya biliyorsun biz köpekleri." Gözlerimi devirip yok artık dercesine baktım, benim ifadelerimi gördükçe daha çok kıkırdıyordu.
"Öpeyim mi?" Bana yaklaşınca geri kaçtım, yine ısırabilirdi. Zaten tecrübelerime göre ısırmayla ilgili bir tür fetişi vardı, bir tık zevk alıyordu sanırım ama sürekli inkar ediyordu bunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kapı açmayan anahtarlar
De TodoOkulun son gününde Hyunjin dondurmasını aşırıp kaçırmasa, belki de ara sokağın birinde dayak yemiş Seungmin ile o akşam denk gelemezdi Minho. Fakat annesi kitaplarının hamallığını oğluna yaptırdığı için kütüphanede bir yerde illa görürdü yine oğlanı...