merhaba benim güçlü savaşçılarım ... sizleri o kadar ama o kadar çok özledim ki size bunu kelimelerle anlatamam ..
öyle şeyler geldi ki başıma , öyle şeylerle tanıştım ki anlatsam galiba bana deli dersiniz :)
ama sonunda buradayım , tekrar 🤍
umarım hepiniz çok iyisinizdir , eh zaten çok beklettim sizi en iyisi hemen geçelim bölüme .
keyifli okumalar benim güçlü savaşçılarım 🤍
**
Yıldırımla beraber yaptığımız kahveleri tepsiye yerleştirip salonda oturmuş bir şeye bakarak kahkahalar atan Melek kardeşlerin yanına doğru adımladım ve sehpahanın üstüne elimdeki tepsiyi bıraktım o sırada Yıldıray kafasını bana çevirip
" Yazgı gel bak abim , şu andavalın çocukluğuna o zamanda malmış şimdi de mal çok bir değişime uğraşmamış "
diyerek tekrar gülen Yıldıray'ın gösterdiği resime baktığımda 4-5 yaşlarında kafasına kocaman bir bere takılı olan ufak çocuğa baktım . ellerini resmen yüzünün tamamını kaplamış olan berenin üstüne koymuştu , üstünde çizgili mavili ve beyaz bir pijama vardı . Hemen yanında ise işaret parmağıyla Yankı'yı gösteren diğer eli de karnında ağzını kocaman açmış gülen biraz daha büyük bir erkek çocuk vardı bu da büyük olasılıkla Yıldıray'dı .
" aa abicim niye öyle diyorsun , unutma ki çevremizdeki insanlar hep beni sana benzetir ben malsam sende farklı bir şey olmuyorsun "
diye kendini savunmaya çalışan Yankı ensesine tokat yemekten kaçamamıştı malesef ..
Merakıma yenik düşüp masanın üstündeki açık albümü alıp kucağıma koydum ve geri dönüp ilk sayfasını açtım . ilk sayfa da fazlasıyla yıpranmış bir bebek fotosu vardı . üstünde beyaz bir tulum giydirilmiş yaşına göre uzun olan simsiyah saçları yana taranmış ufak elini kameraya doğru uzatan bir erkek bebekti bu ..
Kim olduğunu anlamaya çalışırken arkadan gelen sesle kafamdaki sorunun cevabı da ortaya çıkmıştı .
" o benim ilk fotoğrafım . Babam resim çekmeyi pek sevmezmiş annem de nazara çok inanırmış bu yüzden fazla fotoğrafımız yok bebeklikten . "
diyerek yanıma gelen Yıldırımla bu tatlı bebek fotoğrafının sahibini de öğrenmiş olmuştum .
ona hafifçe gülümseyip albümün sayfasını çevirmeye başladım . buradaki fotoğrafta bir diğeri kadar eskiydi . gülümsemeyen iki surat . bir kadın ve bir erkek vardı , kadının üstünde beyaz uzun dümdüz bir elbise vardı . adamın ise siyah bir takım elbise . ikisi de gülümsemiyordu hatta bana sorarsanız zorla çekilmiş gibiydi . Yıldırım'a sorarcasına baktığımda o da resime çok mutlu bakmıyordu
" annemiz ve babamızın nikahından " diyerek kısa bir cevap vermişti .
melek kardeşlerin aslında kendi aralarında çocuklukları birbiriyle bağlı ve güzel geçmiş gibi görünüyordu . fotoğraflara baktıkça insanın içi umutla doluyordu .
' umut mu ? umudun ne demek olduğunu sen bilir miydin yazgı ? en son ne zaman umut ettin , sen onu bile hak etmiyorsun ki '
belki öyleydi ufacık bir umudu bile hak etmiyordum . onların hayatına çok hızlı bir giriş yapmıştım bu kadar samimi olmaları beni ister istemez şüpheye düşürüyordu . belki de bana numara yapıyorlardı
' ya da gerçekten kız kardeşlerini çok özlemiş ve seviyorlardır Yazgı ... '
güvenmek zayıflık Nox . şimdilik sadece gözlemleyelim
" Yazgı , iyi misin ? "
başımı Yıldıray'a çevirdim ve konuşmasını bekledim , yine susarak .
" daldın , bir sorun yok dimi ? "
" yok "
konuşmak bazen zulüm gibiydi sanki kelimeleri kan kusarak söylüyordum neydi bu sessizliğin sebebi ? insanın kendini bilmemesi ne kadar da kötüydü .
elimi masaya uzatıp Yıldırım ile hazırladığımız kahvelerden birini aldım ve bir şey demeden kalkıp benim için hazırlanan odaya çıktım . kalabalık alışkın olmadığın bir durumdu . birbirine giren yüksek sesler ise beni rahatsız ediyordu .
kendimi yatağa sırt üstü attım . hiçbir şey yapmak istemiyordum , gerçekten ne uyumak ne yemek yemek ne konuşmak ne de başka bir şey . sadece ... sadece bomboş yatmak .
' öyle acınası bir durumdasın ki Yazgı . bir gün farkına varınca aptallığın ağlayacaksın zavallı ! '
zavallı olmak benim seçimim değildi ama Damon ile konuşmamak ve onu görmezden gelmek kesinlikle benim seçimimdi . neden bende normal bir hayat yaşayamazdım ki ? benim sınavım da bu muydu cidden .
uzun süre yattığım yerde kıpırdamadan kafamdaki uğultularla beraber sadece tavanı izledim bazen içimden deli gibi gülmek bazense ağlama isteği geldi geçti ama yine tepkisiz kaldım . tuhaftı bu durumlar insanlar için saçma ya da uydurma ama aslında gerçek .
şizofreni , asla kabul etmediğim kabul etmeye başladığımda ise daha da kötüleşen o lanet durum . neydik biz deli mi , canavar mı , zavallı mı ?
bana sorarsanız biz sadece bir hiçiz ...
~
merhaba benim güzeller güzeli güçlü savaşçılarım . ben geri döndüm .
evet çok çok uzun zaman oldu ama öyle şeyler yaşadım ki inanın ben bile bazen gerçekliğine inanamıyorum ...
size isterseniz bir gün anlatırım ama şimdi asıl önemli konu hikayemiz . bölüm biraz kısa oldu ama hiç merak etmeyin en kısa zamanda hemen ard arda bölümler gelecek . umarım hala severek okuyabilirsiniz .
sizleri çooook özledim savaşçılarım ...
ve uzun zaman sonra bu yazıyı tekrar yazmak beni çok mutlu ediyor hazırsanız ;
biz kafamızdaki seslerle , bizi yıpratan düşüncelerle ve duygularla mücadele eden savaşçılarız bunu unutmayın ...
kendinize çok çok dikkat edin , sevgilerle ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tut elimden ...
Teen Fictionşizofreni tehşisi konulmuş 17 yaşındaki bir kızın yıllar sonra gerçek ailesi ortaya çıkarsa ne olur ? UYARI : Psikolojik anlamda etkileneceğini düşünen kişiler lütfen dikkat etsin . Kurgu da şizofreni hastalığına ve arada farklı Psikolojik hastalıkl...