4. Bölüm

87 53 0
                                    


Herkesten azar işitmiş, herkes tarafından dışlanmış veya olumsuz davranışlara maruz kalmıştı bu güne kadar Erim. Fakat abisinin onun için korkması sonucu ona olan davranışları Erim'in canını cidden çok yakmıştı...

(2 Saat Sonra)

Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Üzerimde ciddi anlamda bir yorgunluk vardı. Bir kaç saniye kendime gelmeye çalıştıktan sonra nerede olduğuma odaklanmıştım. Gözlerimi bulunduğum odanın içerisinde gezdirdiğimde hastanede olduğumu fark ettim. Tam gözlerim korku ile abimi ararken odanın kapısı açıldı ve abim hızla içeriye gelip yanı ucuma geçti. Gözlerindeki rahatlıkla beraber konuşmaya başladı. 

"Hele şükür uyandın.."

"Biz, en son deniz kenarındaydık.."

Abimden açıklama beklercesine gözlerine bakıyordum, bir yandan da neden bayıldığımı ve sonrasını merak ediyordum. Bir kaç saniye sessizliğin ardından abim konuşmaya başladı.

"Sen bayılınca apar topar hastaneye getirdim. Çok şükür sadece bitkinliğin yüzündenmiş bayılma nedenin. Doktor takviyelerin bitince çıkabileceğimizi söyledi."

"Peki sen, sen iyisin değil mi? Gözlerine bakınca hiç iyi görünmüyorsun da."

"Ben çok korktum Erim. Benim yüzümden sana bir şey olsa.."

O an elimi koluna koydum ve abim sustu. Bunu söylerken ki telaşından ne kadar korktuğunu anlıyordum. Yüzüne şefkatle baktım bir kaç saniye, sonra konuşmaya başladım.

 "Bana bir şey olmadı, olursa da zaten sizin yüzünüzden olmasını isterim."

Abim önce derin bir nefes alıp verdi sonra yumuşamış gözlerle elimi elinin üstüne koydu. Biz tam bir birimizin gözlerine kenetlenmiştik ki, kapıyı çalan ve ardından hızla içeri giren takım elbiseli adam kapıyı kapatıp konuşması için işaret vermemizi bekledi. Aklımdan önce bunun kim olduğunu düşündüm ve sonrada tabi ki babamın adamı olduğu kanaatine vardım... Abim hem kafası ile hem de sözlü bir şekilde konuşabileceğini işaret ettikten sonra adam konuşmaya başladı.

"Çınar bey, bizi babanız gönderdi. İşiniz bitince evinize kadar eşlik etmemiz için."

Abim burnundan nefes vererek konuşmaya başladı.

"Siz gidebilirsiniz biz kendimiz gidebiliriz."

"Babanızın kesin talimatıdır, maalesef dediğinizi yapamam."

Abim tam adama sesini yükseltip konuşacakken elimi koluna koydum ve konuşmaya başladım.

"Abi tamam, arkamızdan gelsinler. Bir şey olmaz."

Abim tekrar burnundan nefesini verip konuşmaya başladı.

"Sırf senin için Erim. Yoksa babamın sözlerine boyun eğecek değilim.."

Sonraki bir saatte bana verilen takviyelerin bitmesi ve doktorun son bir kez kontrol etmesinin ardından arabamıza binip evin yolunu tutmuştuk. Hala üzerimde nedenini anlamadığım bir yorgunluk vardı. Koltuğa yaslanmış gözlerimi yanından geçtiğimiz binalara ve gökyüzüne takılmıştı. İstediğim gibi babamın adamları peşimizden geliyordu sadece. Abim bunu gerek görmese de babamın emri yüzünden istesek de, istemesek de geleceklerdi. Olabildiğince abimi yumuşatmaya çalıştım yol boyunca. Sonunda eve varmıştık, kapının açılmasıyla birlikte doğruca merdivenlere yönelmiştim ki bana doğru kollarını açmış yürüyen annemi görüp durdum. 

Yaklaşık 1 ay sonra ilk defa eve geliyordu. Sözde velayetim ondaydı ve bana bakmakla o yükümlüydü. Bunu ona karşı kullanmaya çok çalışsam da başaramamıştım. Annem şefkatle yanıma gelip bana sarılmıştı. Şok içinde olduğum için öylece kalmış, kollarımı kaldırıp ona sarılamamıştım. Ardımdan eve giren abim ise öfkeyle annemi süzüyordu. Annem sonunda benden ayrılıp yüzümü avuçlarının içine aldı ve şefkatle konuşmaya başladı. 

"Oğlumm, iyisin değil mi?"

Bir türlü şokumu atlatamıyordum. Aklımdan acıyıp mı geldiğini yoksa gerçekten bir anne olduğunu mu hatırladığını düşündüğüm için cevap veremiyordum. Sonunda annem abimin gözlerine imalı imalı bakıyordu ki kafamı abime çevirip baktığımda anneme bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ona dönünce konuşmaya başladı annemin yüzüne bakarak.

"Anne mutfakta konuşalım mı biraz?"

İmalı bakışmaları sürerken yanımdan ayrılıp mutfağa geçtiler. Bende onlar yanımdan uzaklaşırken merdivenin bir kaç basamağını çıkıp onların mutfağa geçmesini bekledim. Onlar mutfağa geçmişler abim koridoru kontrol etmiş ve ardından kapıyı kapatmıştı ki sessiz adımlarla duvarın kenarından ilerleyerek mutfak kapısının yanına geçtim. Ve sesleri dinlemeye başladım..

"Anne Erim'in durumu cidden çok ciddi. Ama sen ona bir anda bu kadar iyi anneyi oynayarak onun kafasını karıştırıyorsun."

Duyduklarımdan sonra kaşlarım çatılmış ve içimden "bu damı olacaktı yani..?" diye geçirmeye başlamıştım. Bir yandan da dinlemeye devam ediyordum.

"Çınar onca işin gücün arasında bir de bu rol işiyle uğraşacağım, öyle yavaş yavaş ilerleyemem kusura bakma oğlum."

"Sadece onu merak ettiğini hissettir bugünlük yeter. Bugün seni benim çağırdığımı da lütfen Erim öğrenmesin.."

Onlar bildiğimden habersiz konuşmaya devam etmişlerdi. Daha fazla dayanamayıp elimi ağzımla kapatmış ve ağlamaya başlamıştım. Ağır ağır yere çöktüm ve sırtımı duvara yaslayıp içim içime ağlamaya koyuldum.

"Buda mı olacaktı?" diyordum içimden. Ne kadar aciz durumdaydım, ne kadar çaresizdim, ne kadar dibe batmıştım ki abim artık onlardan yardım istemeye başlamıştı.. Ve canımı yakan bir diğer unsur ise şuydu; bir anlığına annemin bir anne olduğunu hatırladığını düşünmüştüm. Yanıldığımı bu kadar erken öğrenmek ve böyle öğrenmek çok canımı acıtıyordu...

Aile Topluluğu - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin