KUYU
Güneş doğduğu anda 5. Bölgedeki çan şiddetle çalıyor.Fakat Finola herhangi bir anons vermiyor. Gözlerimi dört açıyorum ve '' Buda ne?'' diyorum. Jade '' Bilmiyorum.'' Diyor. Topaz ise '' Gidip ne olduğuna bakalım.'' Diyor. Koşarak asma köprüye doğru ilerliyoruz. Yükseklik korkum yok denilecek kadar azaldı. Hızlıca asma köprüden geçip çan sesinin geldiği yönü bulmaya çalışıyoruz. Çan silindir binanın tepesinde hiddetle çalıyor.
Elimle silindir binayı işaret ediyorum. '' İşte orada, okulun en tepesinde.''
Işık hızında koşmayı öğrendiğimiz için okula yaklaşmak vaktimizi almıyor. Binanın önüne geldiğimizde Jade'in giriş kapısını kullanmadığını fark ediyorum. Silindir binanın kolonlarına tutunuyor ve tırmanmaya başlıyor.
'' Ne yapıyorsun?'' diye soruyorum şaşkınlıkla. Sıradan bir şey yapıyormuş gibi sorumu yanıtlıyor.
'' Tırmanıyorum.''
'' Bu güvenli değil. Dengen bozulabilir hatta aşağı düşebilirsin.'' Jade, bana aldırış etmeden tırmanıyor ve bedeni benden uzaklaşıyor.
'' Kendi kendini iyileştiren bir bedenimiz var, bir nevi ölümsüzüz. Dönen merdivenleri tırmanarak çatıya çıkmak istiyorsan gidebilirsin fakat bana sorarsan gri derini kullansan iyi olur.'' Diyor Jade. Kararsız kalarak Topaz 'a bakıyorum. Topaz kafasını iki yana sallıyor ve yanımdan hızla geçiyor.
''Jade haklı. İstersen dönen basamakları tırmanabilirsin. Biz kolonlar yardımıyla geleceğiz.'' Diyor ve ardından kıkırdıyor.
'' Ah... '' diye homurdanıyorum.
"Ben merdivenleri kullanacağım." Diyor Turmalin vr uzaklaşıyor. Soğuk duvara yaklaşıyorum ve kolonun sivri kenarlarını ellerimle kavrıyorum. Ardından bacaklarım kolonlara sarılıyor. Bedenimi yukarıya doğru çekerek tırmanıyorum. Telaşımı bastırmak için
'' Bu çok kolay, tıpkı kanyonlara tırmanmak kadar kolay.'' Diyorum.
Aslında durum öyle değil. Birkaç kat tırmanıyorum,aşağı baktığımda başım dönüyor ve duraksıyorum. Su toplamış ellerim iyileşmiş olmasa belki de şuan hareket edemez durumda olurdum. Korkuyla yutkunurken '' Aşağı bakma.'' Diyor Topaz.
Kafamı yukarı kaldırıp Topaz 'a bakıyorum.
'' Pekala.'' Diyorum. Aşağı bakmıyorum sonra cılız bir ses bağırıp duruyor.
"Ceza alacaksınız, ceza alacaksınız! Aşağı inin.''
Diye telaşlı telaşlı konuşuyor şakşakcı.
"Sessiz ol lütfen." Diye tıslıyorum şakşakcıya.
Şak! Şak! Şak!
" Ah..." diyor Topaz. "Bu delinin başka işi gücü yok mu?"
Hep birlikte kıkırdıyoruz.
" Akılsız cinsiyetsizler cezalandırılacak." Diye bağırarak ormanın derinliklerine doğru koşuyor. Şakşakcının çıldırmış tavrına aldırmadan tırmanmaya devam ediyorum. Yüksekte olmak adrenalinimi daha çok yükseltiyor. Onlarca katı çıktıktan sonra çatıya varıyoruz. İlk Jade çıkıyor, ardından Topaz. Topaz elini bana uzatıyor ve bedenimi yukarı çekiyor.
"Teşekkür ederim." Diyorum Topaz'a.
"Bir şey değil." Diyor nazikçe. Topaz son derece kibar biri.Çatıya çıktığımızda diğer cinsiyetsizlerinde orada olduğunu görüyoruz. Çatıda bulunan diğer bir kişide Olivin.
Olivin bize sertçe bakıyor . '' Siz üçünüz neden dönen merdivenleri kullanmıyorsunuz?'' diyor. Üçümüzde Olivin' ın sorusuna yanıt vermeyip anlamsızca etrafa bakıyoruz.
'' Güvenliğinizi tehlikeye attığınız için ceza alacaksınız.'' Diyor. Akik, alacağımız cezadan mutlu olmuşcasına istikrarlı bakışlar atıyor. Şakşakcının ne demek istediğini geç de olsa anlıyorum ve şakşakcı haklı çıkıyor.
'' Fakat biz.. '' diyerek savunma yapmaya başlasam da Olivin beni dinlemiyor ve sözümü yarıda kesiyor. '' Erdemli bir insan olmanın ikinci kuralı '' Öğrenmeyi ve öğretmeyi sevmektir.'' Diyor sözümü yarıda kesip beni umursamıyor.
'' Ben öğretmeyi seveceğim sizde öğrenmeyi. Böylelikle bilgelik kaçınılmaz olacaktır. Bugün yeni bir ders göreceksiniz. Bu dersin adı Bilinçaltı yetenekler. Bay Thomas bilinçaltınızda sakladığınız anılara ulaşmaya çalışacak. Hazırsanız gidelim.'' Diyor ve Çanın altındaki kuyunun etrafında toplanıyoruz. Merakla kuyuya bakıyoruz ancak kuyunun dibini göremiyoruz.
'' Aşağıda ne var?'' diyor Lapis.
Azurit dalga geçiyor. '' Kuyunun dibinde ne olabilir?''
'' Su.''diyor Lapis. Bu cevap bana mantıklı gelse de buradaki hiçbir şey düşünüldüğü gibi basit değil.
'' Tahminlerinizi sonlandırın ve atlayın.'' Diye emrediyor Olivin. Tüm cinsiyetsizler bir adım geri atarak kuyudan uzaklaşıyor. Tüm cinsiyetsizler korkuyor.
'' Korkusuz olmanız gerektiğini unutuyorsunuz. Hepinizi tek tek aşağı atmak istemiyorum.'' Diyor ve ardından kıkırdıyor Olivin. Turmalin bize acıyarak kısa soluklu bakışlar atıyor.
'' Sizi korkutan ne? Kuyunun dibinde ne olduğunu bilmemek mi?'' diye soruyor Olivin. Ve sorusunu yanıtsız bırakıyoruz.
'' İçinizde cesaret sahibi olan kimse yok mu?'' Olivin sorusunu tekrar yanıtsız bırakıyoruz. Olivin kafasını bize doğru çeviriyor. '' Hey .. siz üçünüz.'' Diyor ve susuyor. Keskin gözleriyle bizi delip geçiyor. Başımı yere eğip Sarı pabuçlarıma bakıyorum.
'' Cesaret elçileri.'' Diyor Olivin.
Şuan tam bir aptal olduğumuzu anlıyorum. Kolonları tırmanarak çatıya çıkma fikri doğru bir fikir değildi. Şakşakcıyı dinlemeliydik.Olivin bizi cesaret elçileri olarak tayin etmişti.
'' Aptal Jade.'' Diye fısıldıyorum ve daha sonra Jade 'in kolunu sıkıyorum.
'' Üçünüzde buraya gelin.'' Diyor Olivin. Paytak adımlarla kuyuya yanaşıyoruz.
'' Atla Ametist.'' Diyor Olivin.
"Neden ben?" Diyorum ve tüm cinsiyetsizler yüksek sesle kahkaha atıyor.
" Atla!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinsiyetsiz ve Sulh Sırdaşlığı
FantasyZenon dünyasında dört sınıf vardır ve bu dört sınıfın her birinin kendine ait sembolü mevcuttur. Kupa sınıfı (♥) Maça sınıfı (♠) Karo sınıfı (◆) Sinek sınıfı (♣) Ametist, Sinek sınıfında yer alan bir çiftçi çocuğudur, Karo sınıfındaki bilim adamları...