Chapter 7: Karanlık

34 11 34
                                    

-Ange kardeşin nerede?

-Bilmiyorum kızının bekçisi miyim ben sanki çok umurundaymış gibi?

Karşında duran ve onu sorgulayan yüze karşı göz devirmekle yetinmişti genç kız.

-Hadi ama Ange bu kadar kalpsiz olma o senin kardeşin.

Bir umut arıyordu karşısındaki, genç kızda.

-Kardeş mi neyden bahsediyorsun sen?

Genç kız duraksadı ve güldü.

-O bir lanet sende bunu çok iyi bildiğin için onu terk etmedin mi zaten?

Kaşları çatıldı karşısındakinin, genç kız umursamazca bakıyordu ona.

-Ne saçmalıyorsun sen Ange!

Sesi adeta kükrercesine çıkmıştı.

-Ben onu terk etmedim, asla etmeyeceğim de!

Öfkesi bütün sarayın iliklerine kadar işlemişti karşındaki kişinin.

-Yaygarayı kes!

Topuk sesi salonun başından duyulmuştu Ange içeriye giren annesine dikti gözlerini.

-Sen kendini ne zannediyorsun?

Ange bir annesine birde ona bakıyordu ortamda ağır bir gerginlik hüküm sürüyordu.

-Madame Beaufort demek teşrif ettiler, ikinizde beni çok iyi dinleyin...

Sözü yarıda kesilmişti, karşısındaki kadının nefret dolu sesiyle.

-Asıl sen beni iyi dinle, sen kendini ne sanıyorsun da bunca yıl sonra çıkıp etrafa esip gürlüyorsun üstelik benim kızıma!

Madame Beaufort tüm bunları söylerken işaret parmağı ile tehdit edercesine konuşuyordu onunla, kendini hayret etmekten alıkoyamamıştı karşısındaki...

Kendisi yokken neler olmuştu bu sarayda?

-Kesin şu aptal tantanızı!

Bu ses tüm sarayın gürültüsünü ve kasvetini bastırmaya yetmişti...

Gözler sesin sahibine doğru döndüğünde o çoktan elleri ceplerinde onlara yaklaşıyordu.

-Ne bu bir tür at yarışı mı!?

-L'enfer...

-Yoksa hanginiz benim canımı daha fazla yakabilir oyunu mu?

Genç kız bunları söylerken yüzünde bir  gülümseme vardı, herkesi ürküten...

-Kim kazandı bari?

Salonun ortasındaki dev yemek masasına vardığında sandalyeye oturup ayaklarını masanın üstüne çapraz bir şekilde koyan genç kıza şok olmuş bir şekilde bakıyordu...

-Ne düşünüyorsunuz, sizce de bu oyunu eksik sayıyla oynamıyor musunuz?

Bunları söylerken çoktan eline aldığı portakalı bıçağıyla ortadan kesiyordu, yüzündeki o ürkünç gülümsemeden hiçbir şey kaybetmeden.

-Sen kötü bir lanetsin ve hayatında diğer kötü adamlar gibi trajik kimse seni sevmiyor L'enfer o bile sevseydi gitmezdi değil mi?

Genç kız, bir kız kardeşine bir de işaret ettiği kişiye bakarak kahkaha attı asla istifini bozmadan gözlerini kız kardeşinin gözlerinin içine dikerek söze girdi.

Le Diable Peut PleurerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin