1 Hafta Sonra
-Monsieur Archambeau bütün hazırlıklar tamamlandı.
Monsieur kahvesinden bir yudum alıp hizmetlisine kafasını salladı.
-Herkese davetiye yollandı değil mi ?
Monsieur her şeyin kusursuz olmasını istiyordu o yüzden defalarca tasdik ettiriyordu yapılacakları.
-Evet Monsieur , davetiyelerin hepsi davetlilere ulaştı.
Monsieur memnuniyetle sırıttı ve hizmetlisini yolladı.
-Bu baloya gerçekten gerek var mıydı baba?
Monsieur rahatsızca yerinde kımıldanan oğluna baktı ve tek kaşını kaldırdı.
- Gerek görmediğim bir şeyi neden düzenleyeyim Andre?
Andre sıkıntıyla iç çekti. O sırada ikisinin de gözleri içeriye gelen genç oğlana takıldı. Genç oğlan onların kin dolu bakışlarını umursamadan dışarıya çıktı. Bu kasvetli sarayda daha fazla durmak istemiyordu. Sarayın girişinde onu bekleyen şövalyelerine aynı zamanda en yakın dostu olan genç oğlana gülümseyerek söze başlar genç oğlan.
-Preruet, atımı hazırla geziye çıkıyoruz.
-Emredersiniz efendim.
Preruet, genç oğlanın önünde eğildi daha sonra tavlalardaki çalışanlara atları hazırlamaları için emir verdi.
♟️♟️♟️♟️♟️♟️♟️♟️♟️♟️♟️♟️♟️♟️
Gözlerini kapatıp kendini esen rüzgarın onda uyandırdığı hislere bırakmıştı genç kız. Bahçedeki annesi ve kız kardeşlerinin konuşmalarını duyabiliyordu.
-Bu baloya o da gelecek mi anne?
Madame sıkıntı ile başına masaj yapan hizmetçisini durdurdu.
- Ne yapmamı bekliyorsun Ange? Eğer bu seferde gelmezse kraliyette çıkan dedikoduların önünü alamayız. Buna mecburum.
Suratı asılmıştı Madame'ın ne de olsa genç kız onun hiçbir beklentisini karşılamıyordu. Ange başını istemsizce onaylar şekilde salladı kız kardeşini baloya hazırlayacak olmanın verdiği sıkıntı ile. Onları terastan dinleyen genç kızdan ikisi de habersizdi. Genç kız ne gülüyor ne ağlıyordu haline, o nu hissizleştiren bu Dünya adaletine karşı isyan bile etmemişti bu zamana kadar. Gözlerini açıp gökyüzüne baktı ve aklındaki o soruya karşılık gülümsemekle yetindi.
"Bu kadar mı yorgundu gerçekten?"
Birden odasının kapısının açılma sesi ile düşüncelerinden sıyrıldı geleni görünce yüzünü bir gülümseme aydınlatmıştı genç kızın.
-Cheval?!
Genç adam gülümseyip kollarını L'enfer 'e doğru açtı. Genç kız ise hiç düşünmeden genç adamın kollarına bıraktı kendini.
-Seni çok özledim 'mon paradis'.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Le Diable Peut Pleurer
Teen Fiction°Yeni bir kurguya başlıyorum bakalım bu kurgu bizi nereye götürecek umarım beğenirsiniz. >Kusurlarımı mazur görürsünüz umarım. ~Keyifli okumalar.