'ELİF'
Gözlerimi açtığımda başta nerede olduğumu algılayamadım . Daha sonra yatakta doğrulup etrafa baktıktan sonra her şey teker teker yerine gelmeye başladı . Bayağı yorucu bir gece yaşamıştık gerçekten . Sanki üzerimden kocaman bir tır geçmişti . O kadar uyumama rağmen her yerim ağrıyordu . Sahi ne kadar süredir uyuyordum ki ? Etrafa bir göz gezdirdim ama zaman aracı olarak ufacık bir şeye bile rastlamadım . Daha sonra aklıma telefonum geldi . Onu şarja takmayı unutmuştum . Hemen yataktan kalkıp çantamı aldım ve içinden şarj cihazımı aramaya koyuldum . Umarım almışımdır . Genelde koyarım ama .. veee bingooo! Almışım oleyyy !
Telefonumu şarja takma işleminden sonra odada bir eksiklik olduğunu fark ettim . Sahi Deniz neredeydi ? Kendine hazırlamış olduğu koltuk yataktan da en ufak eser yoktu . Sanki hiçbir şey ellenmemiş gibi yerli yerindeydi . Tam kalktığım yatağıma geri dönüyordum ki dış kapı büyük bir sessizlikle açılmaya başladı . Birkaç saniye sonrada Deniz , elinde torbalarla karşımda dikiliyordu .
"Demek nihayet uyanmaya karar verdiniz küçük hanım . " elindeki torbaları aynalı şifonyerin üzerine bıraktı . Saat kaçtı ki ? Telefonumun şarjı yüzde eksilerde olduğu için saate bakamamıştım .
"Saat kaç ?"
"On bir . "
"Ooo . O kadar uyudum mu ya . "
Deniz torbalardan teker teker aldıklarını çıkarmaya koyuldu . Ben de yatağın üzerine oturup öylece beklemeye başladım .
"Acıktın mı ?"
"Biraz . " dedimse de sevgili midem senfoni orkestrasını kurmuş parçayı tam zamanında çalmaya başlamıştı bile .
"Gerçekten biraz acıkmışsın . " dedi karşımda çıkardığı börekleri plastik tabağa koyan adam .
"Ne var ? En son dün akşam yedik herhalde ve sayende sabaha kadar boş gezenin boş kalfası durumuna düştüğümüz için acıktık haliyle . Ne aldın ?" diye söylene söylene yanına gittim .
"Hangisini sevdiğini bilmediğim için patatesli , peynirli ve kaşarlı börek . Buranın mutfağından da domates , peynir, zeytin ve çay . " diyerek hepsini birbir çıkardı .
"Off börek çok güzel kokuyor . Hangisi patatesli ?'' Deniz iki tanesini patatesli diye plastik tabaklardan birine koyup elime tutuşturdu . Ben de kenarına domates , zeytin , peynir koyup Deniz ' in doldurduğu çayı aldıktan sonra koltukların birine oturdum . Deniz'de aynı sıradan geçip karşımdaki koltuğa oturdu . Bir süre konuşmadan öylece tabağımızdakileri yedik . Ardından ben hala konuşmamakta kararlıyken Deniz direk konuya girdi .
"Bana şu olayı anlatır mısın artık ?"
Başta bir şey demedim . Çünkü nasıl söyleyeceğimi gerçekten bilmiyordum . Babası suçluydu evet ama bir nevi benim yüzümden de evlenmek zorundaydık . Tabi isteyerek yaptığım bir şey değildi ama nedense kendimi suçlu hissediyordum . Ama bir umut belki o bu durumu anlayışla karşılayabilirdi . Vee daha fazla dayanamadı . Elindekileri sertçe önündeki masaya bıraktı . Artık plastik ne kadar sert olursa .
"Yeter artık ! " ayağa kalktı ve önümde sinirli sinirli birkaç tur attıktan sonra aniden bana döndü , önümde diz çöktü ve ona bakmam için yüzümü elleriyle çevirdi . Sesi nazikleşmişti ama öfkesi de bariz bir şekilde hissedilebiliyordu .
"Bak Elif . Bana bak . " diyerek gözlerini zorla gözlerimle buluşturdu ama ben o gözlere tekrar bakmak istemiyordum ki . Uyuşturucu gibi bir şeylerdi . Bir kere bağlandınız mı bırakamıyordunuz . Ben de o gözlere bir kere baktım mı tekrar bırakamıyordum . Beni hiç anlamıyordu doğrusu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVLİLİK ANLAŞMASI
RomansaAşk ya imkansızdır ya da onu biz imkansız hale getiririz . EVLİLİK ANLAŞMASI yıllar önce yapılmış bir anlaşmadan doğan bir aşk hikayesini anlatıyor